Yaz Kur'ân Kursları Açıldı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uygulanan yaz Kur'an kursları başlıyor. Açılış programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bir çocuğun en az asgari derecede dini eğitim almadığında, ülkesini anlayamayacağını söyledi. Velilere seslenerek çocukların değerinin bilinmesini isteyen Görmez, en büyük değerin çocuklara öğretilecek Allah sevgisi olduğunu ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda, yaz Kur'an kurslarının başlaması dolayısıyla açılış programı düzenlendi. Türkiye Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma birincisi Hamza Mustafa Aktoprak'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, başkanlığın sayılamayacak kadar pek çok alanda millete, topluma ve insanlığa hizmetleri bulunduğunu söyledi.

"Bu hizmetler içinde en önemsediğim hizmetlerden biri, her sene düzenlediğimiz yaz kurslarımızdır. Çünkü bütün hizmetlerimiz daha çok bugünü inşa etmeye yöneliktir. Ama bu hizmet, yaz kurslarımız, milletimizin geleceğini inşa eder." diye konuşan Görmez, bilgi, duygu birlikteliği inşa ettiği için yaz kursları hizmetinin çok önemli olduğunu bildirdi.

ASGARİ SEVİYEDE DİN EĞİTİM ŞART

Din eğitiminin, doğru, çocuklar ile gençlerin fıtratına uygun verildiği zaman onları başarılı kılacağını belirten Görmez, asgari seviyede din eğitimi almayan bir çocuğun, gencin, ülkenin tarihinden, kültüründen haberdar olamayacağını, bu toprakların türkülerini bile anlayamayacağını kaydetti. Görmez, "Çünkü din, tarihimiz, medeniyetimiz, kültürümüzü inşa eden bir değerler manzumesidir." ifadelerini kullandı.

Okullarda din öğretimi, Diyanet İşleri Başkanlığı marifetiyle de din eğitimi verildiğini anlatan Görmez, bunların birbirinden farklı olduğunu bildirdi. Görmez, öğretimin din konusunda bilgilendirdiğini, eğitiminin ise dinin yüce değerlerini yaşamayı, o değerlerle yükselmeyi ve yücelmeyi öğrettiğini söyledi.

EN BÜYÜK DEĞER RABBİNİ ÖĞRENMEK

Allah'ın, çocukları anne babalarına bağışlaması için dua eden Görmez, velilere seslenerek, çocukların değerinin bilinmesini istedi. Çocuklara verilecek en büyük değerin onlara, bağışlayan Rabb'lerini öğretmek olduğuna değinen Görmez, peygamber sevgisini minik yüreklere yerleştirmenin anne babanın en yük vazifesi olduğunu vurguladı. Görmez, "Çocuklarımız Allah'ın evinde, cami atmosferinde, mihrabın, minberin arasında, Allah'ın kitabını öğrenme nimetinden asla mahrum kalmasınlar. Bütün anne babalara bu çağrımı bugün yinelemek istiyorum." diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak önceden "Bize gelen herkese Kur'an öğretiriz" dediklerini dile getiren Görmez, ancak birkaç yıldır "Kim Kur'an öğrenmek istiyorsa onların ayaklarına gideriz" sloganıyla bütün hocaların seferber olduğuna işaret etti. Kur'an kursu öğreticilerine, hocalarına da seslenen Görmez, Allah'ın kitabını öğretmenin de güzel bir nimet olduğunu belirtti.

Onlardan, kendilerini çocuklara adayarak, Allah'ın kitabını, peygamberin hayatını, inancın temel ilkelerini en güzel şekilde öğretmelerini isteyen Görmez, "Annelerimizin babalarımızın bize emanet ettiği bu güzel çocuklarımız, benim her birisi en kıymetli misafirimdir. Her birisini camilerin kapısında tebessüm ederek, sevinçle, güler yüzle karşılayalım ve onlarla dost, arkadaş olalım, güler yüzü onlardan eksik etmeyelim." dedi.

ÇOCUK DOSTU BİR PEYGAMBER

Hazreti Muhammed'in en büyük çocuk dostu olduğuna dikkati çeken Görmez, öğreticilerden, çocuklarla oturup kalkıp, yeri geldiğinde oynamalarını istedi. Görmez, şöyle devam etti:

"Sadece elifi öğretmeyelim, elif gibi düzgün olmayı öğretelim ama elif gibi düzgün olmak ancak yaşanılarak öğretilir, ancak örnek olarak öğretilir. Çocuklarımıza en güzel şekilde elifi öğrettiğimiz gibi, elif gibi doğru olmayı, elif gibi düzgün olmayı, ahde vefalı olmayı, anne babaya, büyüklere saygılı olmayı, bütün kainata, bütün varlık alemine karşı şefkatli olmayı, sevgili ve merhametli olmayı öğretelim. Biz sadece onlara bir dilin elif-ba'sını öğretmeyelim, sevginin, merhametin elif-ba'sını öğretelim. Biz onlara aynı zamanda ibadetin elif-ba'sını öğretelim, Allah'a ibadet etmenin güzelliklerini öğretelim. Bu da özellikle hocalarımızdan, öğretmenlerimizden istirhamımdır."

BÜYÜKLERE 'ÇOCUK' TAVSİYELERİ

Büyüklerden de camilere gelen çocukları Rabbin misafiri olarak kabul etmelerini isteyen Görmez, onlara karşı sevgi ve şefkatin asla elden bırakılmaması gerektiğini söyledi.

Hazreti Peygamber'in hiçbir çocukla, eğilip aynı boya, aynı hizaya gelmeden konuşmadığını, sırtına çocuk bindiği için secdesini uzattığını ifade eden Görmez, çocuklara yönelik davranışlarda en büyük örneğin Hazreti Peygamber olduğuna işaret etti. Mehmet Görmez, "Biz büyükler, camilerde saf tutup namaza durduğumuzda arkadan çocuk cıvıltıları gelmiyorsa geleceğimizden endişe etmeliyiz. Bilakis o çocuk cıvıltılarını Allah'ı zikir gibi kabul etmeliyiz. Caminin içindeki tesbihat gibidir onlar." diye konuştu.

Görmez, Hazreti Peygamber'in kendi mescidi için "cennet bahçelerinden bir bahçe" ifadesini kullandığını vurgulayarak, "Camilerimizin her birisini cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüştürmek istiyorsanız çocuk ve gençlerimizle doldurmamız lazım. Çocukların ve gençlerin devam ettiği bahçeler cennet bahçelerinden birer bahçe gibidir." değerlendirmesinde bulundu.

'SEVGİ' TEMALI KURS

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdür Ali Erbaş ise kurslarla ilgili bilgi verdi. Yaklaşık 115 bin öğreticinin görevli olduğunu belirten Erbaş, yaş ve seviye farkları göz önünde bulundurularak hazırlanan kursların "sevgi" temalı olacağını bildirdi.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.