Yaralı Filistinliler Türkiye'de

Gazze’de İsrail’in saldırılarında ağır yaralanan Filistinlilerden 3'ü kadın, birisi çocuk 4 kişi, Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçakla Türkiye'ye getirildi. Türkiye, ilk aşamada 200 Filistinli hastayı Türkiye'ye getirip tedavi etmeyi planlıyor.

Tel Aviv Ben Gurion Havaalanı'ndan alınarak tedavi için Ankara'ya getirilen yaralılar; Rahme Muhammed Hatami (33), İhab Muhammed Neccar (19), Nida Ebu Dagga (20) ve Ahud Selana'yı (15) Esenboğa Havaalanı'nda Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile diğer ilgililer karşıladı. Bakan Müezzinoğlu, Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, ambulans uçağa girerek yaralılarla bir süre görüştü.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu gazetecilere yaptığı açıklamada, herkesin büyük bir acıyla takip ettiği gibi Gazze'de yaklaşık 2 aydır bir insanlık trajedisi yaşandığını belirterek, şöyle konuştu:

"Gazzeli, Filistinli kardeşlerimiz çok zor şartlarda hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu zaman zarfında Türkiye olarak çok yoğun bir diplomatik çaba içinde olduk. Bu çabalarımızın iki ana hedefi vardı, birincisi insani olarak çekilen acıları dindirmek üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Gazzeli kardeşlerimize her türlü yardımın ulaştırılmasını sağlamak, ikincisi de bir an önce ateşkesin sağlanıp, Gazze'de güvenlik şartlarının oluşmasını temin etmek suretiyle bu insani yardımların en etkin bir şekilde ulaşılabilmesini temin etmek."

İLK AŞAMADA 200 HASTA GETİRİLECEK

Davutoğlu, "4 yaralımız geldi, inşallah bugün C-130 uçaklarıyla her biri kırkar hasta alacak şekilde bir hava köprüsü halinde sürekli bir devri daimle mümkün olan en fazla sayıda hastayı ilk aşamada belki 200, Türkiye'ye getirip tedavi etmeyi planlıyoruz. Bu konuda katkıda bulunan Sağlık Bakanı'mız ve ekibine, Genelkurmay Başkanlığı'mız, TİKA'ya, Kızılay'a, AFAD'a teşekkürü bir borç biliyorum. Bir kez daha Türkiye bir insanlık sınavından büyük bir başarıyla geçiyor" ifadesini kullandı.

 "TÜRKİYE BİZLERİ YALNIZ BIRAKMADI"

Gazze’nin Tufah bölgesinden yaralı getirilen 33 yaşındaki Rahme Muhammed Hatami, uçağın hareketinden önce "Türkiye'ye çok teşekkür ediyorum, Allah tüm Türk halkından razı olsun" dedi.

Hastane görevlisi İbrahim Ebu Havva da "Türkiye'ye teşekkür ediyoruz, bizleri yalnız bırakmadı. O gerçek dost ülke" diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.