Yalın Ayak Araç Kullanmayın!

Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, Ramazan Bayramı tatili dolayısıyla uzun yola çıkacak sürücülere, kazaya neden olabileceği için ayakkabısız veya terlikle araç kullanmamaları uyarısı yaptı.

Uzun süren tatillerde gidiş ve dönüş trafik yoğunluğu artıyor. Sürücülerin bu nedenle dikkatli olması gerektiğini ifade eden Apaydın, uykusuz ve yorgun yola çıkılmaması uyarısında bulunarak; trafik kazalarının bir çoğunun sürücü hatalarından kaynaklandığını vurguladı.

Sürücülerin hava sıcaklığının arttığı 10.00 ile 16.00 saatleri arasında daha dikkatli olması gerektiğini anlatan Apaydın, sürücülerin emniyet kemerlerini de sürekli takılı bulundurmasının önemli olduğunu hatırlattı.

ORUÇ TUTANLAR İFTAR SAATİNE YAKIN ÇOK DİKKATLİ OLMALI

Bayram günlerinde trafik kazalarının iki kat arttığına dikkati çeken Apaydın, şunları söyledi:

"Bayramı tatilinin 9 gün olması nedeniyle bir çok vatandaşımız uzun yolculuklar yapıyor. Bu nedenle bu günlerde yollardaki trafik hareketliliği artıyor. Ramazan ayı dolayısıyla da oruç tutan sürücülerimiz kendilerini halsiz ve uykusuz hissedebilirler. Ramazan ayı dolayısıyla oruç tutan sürücülerimiz iftar saatine yakın çok dikkatli olmalı. Sürücülerimiz her 2 saatte bir 15 dakika mola vererek dinlenmeli. Yorgunluktan kan şekeri düşebilir. Bazı bölgelerimizde ani yağmurlar oluyor. Bunlar da sürücüleri zor durumda bırakıyor. Yolun her halini göz önünde bulundurarak, temkinli araç kullanılması gerekiyor."

TIR VE KAMYON ŞOFÖRLERİ YALIN AYAK KULLANIYOR

Apaydın, sürücülere önerilerini ve uyarılarını şöyle sıraladı:

"Sürücülerimize açık renkte elbiseler giymeleri, yalın ayak veya terlikle araç kullanmamaları konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Ayakkabısız araç kullanımı hiç önermiyoruz. Bunun yasal olarak bir sıkıntısı yok. Belli bir şiddetten sonra isteseniz de frene basamazsınız. Çünkü ayak ağrır ve refleksle geri çeker. Özellikle tır şoförleri, kamyon şoförleri veya tatile giden kişiler yalın ayak çok araç kullanıyor. Ani bir durumda pedala sert bir şekilde bastığı an ayağı ağrıdığı için refleks olarak geri çeker ve bu kazaya davetiye çıkartır. O nedenle çıplak ayakla kullanmakta güvenli sürüşe aykırıdır."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.