Yakıcı Yaz Sıcaklarında Oruç Tüyoları!

Ramazan’ın bu yıl da yaz dönemine denk gelmesi nedeniyle 17 saatlik açlık ve susuzluk süresince dikkat edilmesi gerekenler, sıcakların bastırmasıyla çok daha kritik önem kazandı. Peki sıcakların göz açtırmadığı bugünlerde oruç tutanlar nelere dikkat etmeli? Hangi besinleri yiyip, hangilerinden uzak durmalı?

Beslenme ve Diyet Uzmanı Melis Torluoğlu, yaz sıcaklarında terle birlikte mineral kaybının hızlandığını belirterek, tuz kullanımının yüksek olması durumunda bunun hem vücutta ödeme neden olabileceğini hem de susama hissini artıracağını söylüyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Melis Torluoğlu, yakıcı sıcaklarda iftar sofralarından sahura dikkat edilmesi gereken kuralları anlattı, çok önemli uyarılar, önerilerde bulundu.

SUSATAN BESİNLERDEN KAÇININ

Doyurucu ve kolay hazırlanan besin olarak tercih edilen; sosis, sucuk, salam gibi şarküteri ürünleri içerdiği koruyucu tuzlar ve yağlar ile hem sindirim sistemini zorluyor hem de kişiyi gün boyu susatıyor. Özellikle salamura ürünler, turşu, tuzlu zeytin gibi gıdalar sahurda yer almamalı. Bunun yerine az tuzlu peynir, yumurta, süt gibi gıdalar tercih ederek hem daha tok kalabilir hem de yüksek tuz alımından uzak durabilirsiniz.

TUZLU GIDALARI SIK YEMEYİN

Yaz sıcaklarında terle birlikte mineral kaybı hızlanıyor. Tuz kullanımının yüksek olması ise vücutta su tutacağından hem ödeme neden olabiliyor hem de susama hissini artırıyor; bu da oruç tutanlara gün boyu hele de yaz sıcaklarında zor anlar yaşatabiliyor. Ayrıca yüksek tansiyonu olan kişilerin özellikle kullandıkları tuza çok dikkat etmeleri gerekiyor. Tuz ihtiyacını azaltmak için günde bir iki şişe maden suyu içebilirsiniz.

MUTLAKA 2 LİTRE SU İÇİN

Ramazan’da yetersiz sıvı kullanımı; kabızlık, halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu ve kas krampları gibi yaşam kalitesini bozan sorunlara hatta çok daha ciddi sorunlara neden olabiliyor. Aslında vücut susama hissi oluşmadan çok daha önce susuzluğun belirtileri ile karşılaşıyor. Susama hissedildiğinde vücuttaki suyun yüzde 1’i çoktan kaybedilmiş oluyor. Bu nedenle Ramazan’da kişi ihtiyacı olan suyu iftar ve sahur arasında mutlaka içilmeli. Sıvı ihtiyacı herkeste farklılık gösteriyor.

İFTAR SONRASI ÇAY VE KAHVEYİ SINIRLAYIN

Çay ve kahve vücuttan suyun atılmasını destekleyerek vücudun bu dönemde en çok ihtiyacı olan su ve minerallerin yeterli miktarda alınsa dahi kaybını hızlandırıyor. Hele de sıcakların bastırdığı bugünlerde kişide baş ağrısı, kalp ritminde bozulma, kaygı eğilimi, yorgunluk, halsizlik görülme olasılığı yükseldiğinden toplamda üç- dört fincan çay ve kahvenin üzerine çıkılmaması gerekiyor.

BUZ GİBİ SOĞUK SUYLA ORUÇ AÇMAYIN

17 saat gibi uzun bir süre aç kalınarak tutulan orucu ezan okunur okunmaz buz gibi soğuk bir suyla açmak gaz ve şişkinlik ile başlayan sindirim problemlerine zemin hazırlayabileceği gibi aynı zamanda sindirimde zorluk ve hazımsızlık gibi problemleri de beraberinde getirebiliyor. Torluoğlu, “Oruç açıldıktan sonra oda sıcaklığında su iftar ile sahur arasına düzenli aralıklarla içilmeli” diyor.

MEYVEYİ ABARTMAYIN

Mevsim meyveleri özellikle A, C vitamini, lif, antioksidanlar ve su içermesi nedeniyle sağlıklı beslenmenin vazgeçilmezlerin. Kalpten kansere birçok hastalıktan korunmada faydalı olsa da, aşırı kullanımı aksine sağlığa zarar veriyor. Ramazan’da 2-3 porsiyon meyve yenilmesi yeterli olurken yatmadan en az bir buçuk iki saat önce yenilmesi gerekiyor. Aksi halde özellikle kavun, karpuz, incir, üzüm, hurma gibi meyveler fazlaca ve yatmadan önce yenildiğinde şeker içerikleri ile bel çevresinde yağlanma yapabiliyor. Bu nedenle kiraz, elma, erik, şeftali, nektarin gibi daha az şeker oranına sahip meyveleri tercih edebilirsiniz.

SÜT ÜRÜNLERİNİ İHMAL ETMEYİN

Süt ve süt ürünleri kaliteli protein, kalsiyum, fosfor ve çinkonun yanı sıra B6, B12 gibi önemli vitaminlerin kaynağını oluşturuyor. Süt, ayran, yoğurt, peynir gibi besinleri azaltmak kas kayıplarının artmasına, kas ağrılarına, yorgunluk, halsizlik, kemik erimesi ve sindirim problemlerine yol açabiliyor. Ramazan’da düzenli yenildiğinde kabızlıktan sindirim sorunlarına dek birçok faydası bulunan, bağışıklığı arttıran süt ve süt ürünleri yükselen sıcaklıklarla birlikte artan sıvı ihtiyacının karşılanmasını da sağlıyor. İftar, sahur ya da ara öğünde her gün 2 bardak süt, yoğurt, ayran, kefir gibi besinler mutlaka yenilmeli.

BAHARATTA AŞIRIYA KAÇMAYIN

Uzun açlık süresinin ardından iftarda baharatın bolca kullanılması faydadan çok zarar getiriyor. Metabolizmayı hızlandıran, kan şekerini ve kan yağlarını düzenleyen baharatlar uzun süren açlığın ardından fazlaca ve hızlıca kullanıldığında reflü, gastrit, ülser gibi sindirim problemlerini tetikleyebiliyor. Bu nedenle baharat kullanımını 1-2 çay kaşığı ile sınırlayıp, lokmaları iyice çiğnedikten sonra yutun. İftarınızın en az 20 dakika sürmesine dikkat edin.

ŞERBETLİ TATLIDAN KAÇININ

Tatlının hem susuzluğu artırıcı etkisi, hem gün içerisindeki açlığı tetiklemesi, hem de bel bölgesinde yağlanmaya yol açması özellikle Ramazan döneminde şerbetli tatlılardan kaçınmayı gerektiriyor. Un ve yağdan zengin olan şerbetli tatlılar yerine sütlü veya meyveli tatlı tercih edilmeli. Ancak meyveli tatlılar da kan şekerine karışımı hızlı olan karbonhidratça zengin besinler olduğundan haftada bir iki kereden fazla kesinlikle yenilmemeli. Bel bölgesinde yoğun yağlanmaya yol açtığından kek, pasta, baklava gibi tatlılardan uzak durulmalı. Özellikle sıcak havalarda kilo artışı ile birlikte tutulan oruç tansiyon problemini tetikleyecek ve kalp sağlığını olumsuz etkileyecektir.

İFTAR SONRASI YÜRÜYÜN

Torluoğlu, “İftarı sağlıklı beslenme düzenine uyarak yaptıktan bir saat sonra tempolu yürümek hem sindirimi kolaylaştırır hem de metabolizmayı hızlandırır. Sağlığınız için 30-45 dakika hafif tempoda yürüyüş yapabilir, hafif karın ve kalça hareketlerine yer verebilirsiniz” diyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.