Visal Orucu Nedir, Nasıl Tutulur?

Visal orucu nedir, nasıl tutulur? Visal orucu tutmanın hükmü...

Yiyip içmeksizin iki veya daha fazla günün oruçlarını birbirine eklemenin hükmü...

VİSAL ORUCU NEDİR?

Visal orucu veya savm-ı visal (iftarsız oruç) iftar etmeksizin peş peşe birkaç gün tutulan oruçtur.

Allah Resûlü çok zaman aç olarak oruca başlardı. Bâzı zamanlar savm-ı visâl (iftarsız oruç) tutardı. Sahâbe de böyle yapmak isteyince:

“–Siz güç yetiremezsiniz!” buyururdu. (Buhârî, Savm, 48)

İbn-i Abbas’ın (r.a.) rivâyetine göre, Resûlullah, peş peşe birkaç gece aç sabahlar, hâne halkı da çoğu zaman akşamları yiyecek bir şey bulamazlardı. Zaten ekmekleri de ekseriyetle arpa ekmeği idi. (İbn-i Sa’d, I, 400)

Enes bin Mâlik’in (r.a.) bildirdiğine göre, Fâtıma vâlidemiz, Peygamberimize pişirdiği ekmekten bir parça getirmiş ve Allah Resûlü:

“–Bu nedir?” diye sorduğunda:

“–Pişirdiğim çörektir. Size getirmeden canım çekmedi.” demişti.

Fahr-i Âlem:

“–Üç gündür babanın ağzına giren ilk lokma bu olacak!” buyurdu. (İbn-i Sa’d, I, 400; Heysemî, X, 312)

Yine pek çok rivâyetten öğrendiğimize göre, Allah Resûlü’nün açlıktan beline taş bağladığı olurdu. (Buhârî, Megâzî, 29; Rikâk, 17; Tirmizî, Zühd, 39/2371; İbn-i Sa’d, I, 400)

VİSAL ORUCU HARAM MIDIR?

Hazret-i Ayşe ve Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz iftar etmeden orucu birbirine eklemeyi yasakladı. (Buhârî, Savm 48, 49; Müslim, Siyam 59. Aynca bk. Ebû Dâvûd, Savm 24)

İbni Ömer (r.a.) şöyle dedi:

Resûlullah iftar etmeden bir günün orucunu öbür günün orucuna eklemeyi yasaklamıştı. Ashâb-ı Kiram:

“– Yâ Resûlallah! Fakat sen ekliyorsun? dediler.” Peygamberimiz:

“– Şüphesiz ben sizin gibi değilim. Ben yedirilip içirilmekteyim.” buyurdu. (Buhârî, Savm 48; Müslim, Siyam 56. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 24; Tirmizî, Savm 62)

İslam ve İhsan

ORUÇ NEDİR? ORUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oruç Nedir? Orucun Faydaları Nelerdir?

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.