Velid İbni Velid (ra) Kimdir?

 Velid İbni Velid radıyallahu anh Bedir'de esir düştükten sonra fidye karşılığı kurtulup İslâm'la şereflenen bir yiğit... İmanı uğrunda tavizsiz bir cihad eri. Hapisteki arkadaşlarını kurtarmak için tek başına mücâdele veren, cesaret ve şecaat sahibi bir kahraman...

Velid İbni Velid, Kureyş'in mahzûm koluna mensuptur. Meşhur sahâbî Hz. Halid İbni Velid (r.a.)'ın anne-baba bir kardeşidir. Babası azılı İslâm düşmanlarından Velîd İbni Mugîre el-Mahzûmî'dir. Annesi, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin baldızı Lübâbe'dir. Velid, Mekke'de bisetten önce doğdu. İslâmla şereflenişi şöyle oldu:

Velid İbni Velid, Bedir'de müşrik ordusu içerisinde yer almıştı. Müslümanlara karşı onlarla birlikte savaştı. Müşrikler mağlub olup Bedir'den kaçarken Abdullah İbni Cahş (r.a.) Velid'i esir aldı ve Medine-i Münevvere'ye getirdi. Kardeşleri Hâlid İbni Valid ile Hişam onu esaretten kurtarmak üzere Medine'ye geldiler.

Abdullah İbni Cahş (r.a.) dört bir dirhem verilmedikçe Velid'i bırakmak istemedi. Hâlid buna râzı oldu. Fakat baba bir kardeşi Hişam bunu kabul etmedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Velid'in kurtulmalığı olarak babasının silâh ve techizâtının fidye olarak verilmesini teklif etti. Buna Hişam râzı oldu. Fakat Hâlid' kabul etmedi. Ancak kardeşlerinin kurtulması için başka çareleri de yoktu. Sonunda babalarının kılıcı, zırhı ve miğferi karşılığında Velid'i esaretten kurtarıp Mekke'ye doğru yola çıktılar. Birlikte Zülhuleyfe'ye geldiler.

ESARETTEN HÜRRİYETE

Velid'in gönlüne İman nuru esaretten önce girmişti. Huzur-ı Peygamberiye gelip şehadet getirememişti. Zira kafasında bir takım sorular vardı. Kavminin kendisi hakkında dedikodularından korkmaktaydı. Esaretten kurtulup hürriyetine kavuşunca zihnini tırmalayan endişeler zâil oldu. Kendi kendine karar verdi ve Zulhuleyfede kardeşlerinden kaçarak Medine'ye geri döndü. İki Cihan Güneşi Efendimizin huzuruna geldi ve kelime-i şehadet getirerek İslâm'la şereflendi.

Velid İbni Velid (r.a.) bir müddet Medine-i Münevvere'de kaldı. Sonra Mekke'deki akrabalarının yanına gitti. Kabilesi ve akrabaları ona karşı çıktılar. Henüz müslüman olmayan kardeşi Hâlid: "Madem böyle yapacaktın, kurtuluş fidyesi ödemeden müslüman olsaydın ya? Babamızdan kalan şerefli hatırayı elimizden çıkarmasaydın olmaz mı idi? Sen ne diye böyle yaptın?" şeklinde sitemkâr suallerle Velid'i azarladı. O da: "Kureyş'in esârete dayanamadı da Muhammed'e tâbi oldu, fidye vermekten kaçındı da müslüman oldu, demelerinden korktum." cevabını verdi. Kardeşleri onu kabilelerinden müslüman olan diğer iki ashab Ayyaş ibni Ebî Rebîa ile Seleme İbni Hişam (r.anhûm)'ün yanına hapsettiler. İşkenceden işkenceye uğrattılar. Azılı İslâm düşmanı amcası Hişam ile müşrik akrabaları çok zulüm ve işkence yaptılar gördü.

İki Cihan Güneşi Efendimiz zulme uğrayan bu mücâhid ashabının isimlerini zikrederek duâ etti. "İlâhî!.. Velid İbni Velid'i, Seleme ibni Hişam'ı, Ayyaş ibni Rebîa'yı (küffar elinde bunalıp) zaif ve âciz düşen diğer mü'minleri kurtar." buyurdu.

Bu duâlar hürmetine Velid İbni Velid bir fırsatını bulup bağlı bulunduğu yerden kaçarak Medine-i Münevvere'ye geldi. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimiz ona Ayyaş İbni Rebîa ile Seleme İbni Hişam'ı sordu. Onların durumları hakkında bilgi aldı. Ne halde olduklarını anlattırdı. Velid (r.a.): "Kardeşlerinin ayaklarından birbirlerine bağlı olarak şiddetli azap ve işkence altında kıvrandıklarını" söyledi.

Şefkat ve rahmet peygamberi Efendimiz ashabının bu haline çok üzüldü. Onların kurtarılması için çareler aramaya başladı. Ashabına: "Kim gidip onları kurtarır?" diye sordu. Velid İbni Velid (r.a) hemen ortaya atıldı ve: "Ya Rasûlallah! Onları ben kurtarır, sana getiririm." dedi.

Velid (r.a.) çektiği işkencelere aldırmadan büyük bir cesaretle tekrar Mekke'ye gitti. Gizlice şehre girdi. Mazlumlar, tavansız bir binada hapisti. Gece olunca Velid (r.a.) duvarın üzerinden sıyrılıp onların yanına indi. İplerini kesti. Birlikte dışarı çıkıp devesine kardeşlerini bindirdi ve Mekke'den çıkardı. Velîd kendisi yayan kaldı. Müşrikler tarafından tâkip olunmak korkusuyla durmadan dinlenmeden yol aldılar. Aç, susuz ve yalın ayak Medine'nin Harre mevkiine ulaştılar.

KÂF SÛRESİ MEÂLİ

Velid İbni Velid (r.a.)'ın ayak parmakları yaya yürümekten parçalanmış, kan revan içerisinde kalmıştı. Fakat hiç gam değildi. Nasıl olsa sevgiliye kavuşmuştu. Ona verdiği sözü yerine getirmişti. Gönlü huzur içinde idi. Fakat bir ara halsiz kaldı. İki Cihan Güneşi Efendimize kavuşma sevinciyle kalbinde çarpıntı başladı. Ona derin aşkı, bir müddet sonra bedenini Resûlullah'a, ruhunu da Allah'a teslim ederek neticelendi. 629 m. senede Bakî kabristanlığına defnedildi. Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz ashâbına: "Şehid işte budur. Ben buna şâhidim." buyurdu Annesi Lübâbe'yi de Kâf sûresi 19'uncu âyet-i kerimeyi okuyarak teselli etti. Meâlen: "Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir." denir. Cenâb-ı Hak şefaatlerine mazhar eylesin. Amin.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 2000 - Eylül, Sayı: 175, Sayfa: 041

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.