Vakfe Nedir, Nerede ve Nasıl Yapılır?

Arafat neresi? Vakfe nedir, nerede ve nasıl yapılır?

Arafat[1], Mekke'nin 25 km. güney doğusunda ova görünümünde düz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir.

HZ. ADEM İLE HAVVA (A.S.) NEREDE BULUŞTU?

Hz. Adem ile Havva'nın cennetten indirildikten sonra buluştukları yere “Arafat”, buluştukları güne “arefe” denilmiştir.[2]

Arafat, Hıll bölgesinde Harem sınırları dışında kalır. Harem sınırı ile Arafat arasında Urene vadisi, Arafat'ın or­tasında “Cebel-i Rahme” (rahmet dağı), batısında Nemîre Mescidi vardır. Günümüzde Arafat, ağaçlandırılmış ve do­kuz oto yol ile Müzdelife'ye bağlanmıştır

Haccın aslî rüknü olan vakfe, Arafat' ta yapılır.

VAKFE NE DEMEK?

Sözlükte belirli bir yerde bir süre kalmak anlamına ge­len “vakfe”; bir hac terimi olarak, hac yapma niyetiyle ihra­ma girmiş olan bir kimsenin Zîlhicce ayının 9. günü zeval­den sonra Arafat'ta bir müddet kalması demektir.

Arafat vakfesi yapılmadan hac ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Şu ayetler, Arafat vakfesine işaret etmektedir:

“Arafat'tan ayrılıp (Müzdelife 'ye) akın edînce Meş'ar-i Haram'da Allah'ı anın.”[3]

 “Sonra insanların akın ettiği yerden (Arafat 'tan) siz de akın edin.”[4]

Kureyşliler daha önceleri Müzdelife'de vakfe yaparlar, Harem ehli oldukları gerekçesiyle Arafat vakfesi yapmazlardı.[5] Yüce Allah bu ayet ile Arafat'ta vakfe yapılmasını kesin olarak emretmiştir. Peygamberimiz (a.s) da “Hac, Arafat'tır” buyurmuştur.[6]

Vakfe'nin haccın rüknü olduğu konusunda ümmetin icmaı hasıl olmuştur.[7]

Arafat vakfesinin şartları, vacipleri, sünnet ve müstehapları vardır.

ARAFAT VAKFESİNİN RÜKNÜ

Arafat vakfesinin bir rüknü vardır, o da Arafat sınır­ları içerisinde belirlenen zaman diliminde kısa bir süre bulunmaktır.

Bir kimse ihramlı olarak belirlenen zaman dilimi içeri­sinde bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuyarak, ayık veya baygın olarak, oturarak, yürüyerek veya vasıta içerisin­de, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyet­li veya niyetsiz kısa bir süre Arafat' ta bulunsa vakfe yapmış olur.

ARAFAT VAKFESİNİN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI

Arafat vakfesinin geçerli olmasının üç şartı vardır:

a) Hac için ihrama girmiş olmak

b) Vakfeyi Arefe günü (9 Zilhicce) güneşin zeval nokta­sına gelmesinden kurban bayramın birinci günü (10 Zilhic­ce) fecr-i sadığa kadar olan süre içinde yapmak.

Hanbelî mezhebine göre vakfe, Arefe günü fecr-i sadıktan bayramın birinci günü fecr-i sadığa kadar yapılabilir.

c) Vakfeyi Arafat' ta yapmak. Arafat sınırları dışında ya­pılan vakfe geçerli olmaz.

d) Mâlikî mezhebine göre, ayrıca gecenin bir cüz'ünde Ara­fat' ta bulunmak vakfenin geçerli olması için şarttır. Güneş bat­madan önce Arafat'tan ayrılıp bir daha dönmeyen kimsenin haccı bâtıl olur. [8]

Süresi içinde kısa da olsa bir müddet Arafat'ta vakfe yapmayan kimse hacca yetişememiş olur. Bu kimsenin daha sonraki yıllarda yeniden haccetmesi gerekir.

ARAFAT VAKFESİNİN VACİBİ

Arefe günü gündüz Arafat'a çıkmış olanların güneş batıncaya kadar Arafat'ta beklemeleri vaciptir.

Peygamberimiz (s.a.s.), güneş batıncaya kadar Arafat' ta beklemiştir.[9]

Gündüz Arafat'ta bulunmayıp güneş battıktan sonra Arafat'a gelenler, Arafat vakfesini yapmış olurlar, bu kimse­ler için her hangi bir ceza da gerekmez.

Malikî mezhebine göre Arafat' ta güneş batıncaya kadar beklemek gerekmez. Az da olsa gündüz Arafat'ta bulunmakla vâcip yerine gelmiş olur. Vakfe yapan kimse gündüz Arafat'tan ayrılması durumunda vakfesinin geçerli olabilmesi için gecele­yin gelip kısa bir süre de olsa Arafat'ta bulunması gerekir. [10]

VAKFENİN YAPILDIĞI YER

Urene vadisi[11] hariç Arafat' ın her tarafı vakfe yeridir. Peygamberimiz (s.a.s.),

“Arafat’ın heryeri vakfe yeridir.”[12] “(Ancak) Urene Vadisinden uzak durun” buyurmuştur.[13]

Urene vadisi, Harem sınırı ile Arafat arasındaki mevki­dir, Arafat'a dahil değildir.

Mekke istikametinde bulunan Urene vadisi dışında Arafat' ın her hangi bir yerinde vakfe yapan kimse haccın bu aslî rüknünü yerine getirmiş olur.

ARAFAT VAKFESİ NE ZAMAN YAPILIR?

Vakfenin yapılacağı zaman, Arefe günü (9 Zilhicce) güneşin zevalinden sonra başlar, kurban bayramın birinci günü (10 Zilhicce) fecr-i sadığa kadar devam eder.

Bu zaman diliminde Arafat' ta vakfe yapmayan kimse haccın bu aslî rüknünü yerine getirmemiş ve neticede hac yapmamış olur. Arefe günü öğle vaktinden önce, bayramın birinci günü sabah namazı vaktinin girdiği andan sonra ya­pılan vakfe geçerli olmaz.

 “Fecir doğmadan önce Arafat' a yetişen kimse hac yapmış olur”,[14]

“Kim Müzdelife gecesi sabah namazından önce Arafat' a gelirse haccı tamam olmuştur”[15] anlamındaki hadisler, Arafat vakfesinin son zamanını bildirmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s.) zevalden sonra vakfe yapmış[16]

“Haccın menâsikini benden alınız” buyurmuştur.[17]

Ahmed b. Hanbel'e göre Arafat vakfesinin zamanı, Arefe günü fecri sadıkla başlar, bayramın birinci günü fecr-i sadıkla sona erer.

İmam Mâlik'e göre Arafat vakfesinin vakti, Arefeyi bayra­ma bağlayan gece vaktidir. Az da olsa Arafat'ta geceleyin vakfe yapmayan kimse Arafat vakfesi yapmış sayılmaz.

Arafat' ta vakfe yapmayan kimse hac yapmamış olur. Bu kimsenin başka bir yıl yeniden hac yapması gerekir.[18]

ARAFAT VAKFESİNİN SÜNNETLERİ

1. Arefe günü sabahı güneş doğduktan sonra Mina'dan Arafat'a hareket etmek.

2. Zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak.

3. Mümkünse vakfe için gusletmek.

4. Öğle namazı öncesinde Nemîre Mescidi'nde hutbe okunması.

5. Oruçlu olmamak.

6. Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulun­mak.

7. Mümkün olduğu kadar vakfeyi “Cebelü'r-Rahme” denilen tepenin yakınında yapmak.

8. Öğle vakti olunca öğle ve ikindi namazlarını birleşti­rerek kılmak (cem‘-i takdîm).

Peygamberimiz (s.a.s.) Arafat' ta öğle namazı ile ikindi namazını öğle vaktinde birleştirerek kılmıştır.[19]

Ebû Hanîfe'ye göre öğle ile ikindi namazının cem‘i takdîm ile kılınabilmesi için; Arefe günü hac için ihramlı olarak Arafat'ta bulunmak ve namazı Mescid-i Nemîre'de “cemâat-i kübrâ” ile kılmak gerekir. Aksi halde her namaz kendi vaktinde kılınır.

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre, Arefe günü hac için ihramlı olanların, öğle ile ikindi namazlarını; ister Nemîre Mescidi'nde ister çadırlarda, ister cemaatle, ister münferit olsun herkesin cem‘-i takdîm ile kılması sünnettir.[20]

CEM-İ TAKDİM İLE NAMAZ NASIL KILINIR?

Cem-i takdîm ile namaz şöyle kılınır: Ezan okun­duktan sonra önce öğle namazının ilk sünneti kılınır, sonra kamet getirilir ve öğlenin farzı kılınır, tekrar kamet getirilir ve ikindinin farzı kılınır. İki farz arasında sünnet ve nafile kılınmaz. Her iki farzdan sonra telbiye ve teşrik tekbirleri okunur.

9. Vakfeyi, cem‘-i takdîm ile kılınan namazdan sonra yapmak.

Vakfe esnasında ayakta durmak oturmaktan daha fazi­letlidir.

10. Gün boyunca, Kur'an okumak, telbiye, zikir, tehlîl, tekbir, tespih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri çokça yapmak.

Mukim olanlar, Arafat'ta öğle ve ikindi namazlarını tam kılarlar. Namazları tam kılanlar da cem-i takdîm yaparlar.

Mekke'de 15 gün ve daha fazla, diğer mezheplere göre giriş ve çıkış günleri hariç 4 gün ve daha fazla kalan kim­se mukîm sayılır ve namazlarını tam kılar. Bu sürelerden az kalacak olan kimse ise seferî sayılır ve dört rekatlı namazları iki rekat olarak kılar.[21]

İmam Malik'e göre mukîm olsun misafir dolsun Arafat' ta herkesin namazları seferî olarak kılması sünnettir.[22]

Arafat vakfesi, Cuma gününe rastlarsa mukîm olsun veya misâfir olsun Cuma namazı Arafat'ta vakfe yapanlara farz olmaz.[23]

Dipnotlar:

[1] Arafat kelimesi sözlükte; bilme, anlama ve tanıma anlamlarındaki arf kökün­den türemiştir.

[2] Kurtubî, II, 415.

[3] Bakara, 2/198.

[4] Bakara, 2/199.

[5] Müslim, Hac, 151-152. I, 893-894. Kâsânî, II, 125.

[6] Nesâî, Menâsikü'l-haccı, 203. V 256. Hac Arafattır. İbn Mâce, Menâsik, 57. II, 1003. Tirmizî'nin rivayeti  “Hac, Arafat'tır, hac Arafat'tır, hac Arafat'tır” şeklindedir. Tirmizî, Tefsîr, 3. V, 214. Ebû Dâvûd'un rivayeti ise, Hac Arafat günüdür” şeklindedir. Menasik, 69. II, 485.

[7] Kâsânî, II, 125. İbn Rüşd, I, 424.

[8] İbn Rüşd, I, 426. Kurtubî, II, 417. İbn Kudâme, V, 24

[9] Ebû Dâvûd, Menâsik, 61, II, 467. Ahmed, I, 75.

[10] Kâsânî, II, 127. Şirbînî, II, 262-263. İbn Kudâme, V, 155

[11] İbn Mâce, Hac, I, 1002. Malik, Hac, I, 388. Ahmed, IV, 82. Kâsânî, II, 151.

[12] Müslim, Hac, 149. I, 893.

[13] İbn Mâce, Menâsik, 55. II, 1002.

[14] Tirmizî, Tefsîr, 3. V, 214

[15] İbn Mâce, Menâsik, 57. No: 3015. II, 1003. Bir diğer hadis şöyledir: “Kim Müzdelife gecesi sabah namazından önce Arafat' a gelirse haccı tamam olmuştur” Ebû Dâvûd, Menasik, 69. II, 485.

[16] Kâsânî, II, 126

[17] Müslim, Hac, 310. I, 893.

[18] Kâsânî, II, 126-127. İbn Kudâme, V,24; Şirbînî, II, 262-264. İbn Rüşd, I, 426. Kurtubî, II, 416.

[19] Nesâî, Menâsik, 201. V, 254.

[20] Kâsânî, II, 152-153. Şirbînî, II, 260. İbn Kudâme, V,12-13 . İbn Rüşd, I, 424-425.

[21] Kâsânî, II, 152. Şirbînî, II, 260. Tirmizî, Hac, 52, III, 229.

[22] Tirmizî, Hac, 52, III, 229.

[23] Kâsânî, II. 151-152. İbn Rüşd, I, 425. Kurtubî, II, 418-420. Şirbînî, II, 260­263.

Kaynak: Dİyanet Hac İlmihali

İslam ve İhsan

ARAFAT VAKFESİ NEDİR?

Arafat Vakfesi Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Çok iyi olmuş bence.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.