Uyku Apnesi ve Hipertansiyon Arasında İlişki Var mı?

Hipertansiyon ve uyku hastalığı arasında nasıl bir ilişki vardır?

SBÜ Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Uyku Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Saime Füsun Domaç, “Hipertansiyonu olan hastalarda uyku apnesi sendromu yüzde 30 saptanmaktadır.” dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Uyku Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Saime Füsun Domaç, hipertansiyon ve uyku apnesi vakaları arasında bağlantı olduğunu belirterek, “Hipertansiyonu olan hastalarda uyku apnesi sendromu yüzde 30 saptanmaktadır. Uyku apnesi sendromu olanların ise yaklaşık yarısında hipertansiyon hastalığı bulunmaktadır.” dedi.

Domaç, uyku apnesi sendromunun uyku sırasında üst solunum yolunda kısmen veya tamamen daralmayla karakterize olan ve sık görülen bir hastalık olduğunu belirtti.

Birçok hemodinamik ve metabolik bozukluğa yol açan hastalığın ciddi kardiyovasküler komplikasyonlarının da bulunduğunu aktaran Domaç, “Uyku apnesi sendromu olanlarda hipertansiyon, diyabet ve şişmanlık daha fazla görülmekte olup, kalp damar tıkanıklığı, kalp krizi ve inme için daha fazla risk taşımaktadırlar.” diye konuştu.

Domaç, uykuda görülen ani ölümlerin genellikle uyku sırasında solunumda meydana gelen durmalarla tetiklenen kalp krizi nedeniyle gerçekleştiğini, gece kalp krizi geçiren kişilerde gündüz kalp krizi geçirenlere oranla uyku apnesi sendromunun 6 kat fazla görüldüğünün saptandığını söyledi.

HİPERTANSİYONU OLAN HASTALARDA UYKU APNESİ SENDROMU

Doç. Dr. Domaç, şunları kaydetti:

“Hipertansiyon ve uyku apnesi arasında çift yönlü bir ilişki bulunmaktadır. Hipertansiyonu olan hastalarda uyku apnesi sendromu yüzde 30 oranında saptanmaktadır. Uyku apnesi sendromu olanların ise yaklaşık yarısında hipertansiyon hastalığı bulunmaktadır. Normal kişilerde sistemik kan basıncı uyku esnasında yüzde 20-23 oranında azalır ve uyanmayla birlikte normal günlük seviyesine döner. Uyku apnesi olan hastalarda ise gece uyku sırasında kan basıncında beklenen düşme olmaz. İlk başta geceleri uyku sırasında ortaya çıkan tansiyon yüksekliği zamanla gün içinde de görülmeye başlar ve hipertansiyon ortaya çıkar. Uyku apnesinin şiddetindeki artışla birlikte hipertansiyon gelişme riskinde de artış görülmektedir.”

Araştırmalarda uyku apnesi şiddetinin fazla olduğu kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin 2 kat arttığının saptadığını ifade eden Domaç, hipertansiyonu olan kişilerde uyku apnesi ne kadar şiddetli ise tansiyon ilacının dozunun arttırılmasına veya yeni ilaç eklenmesine rağmen kan basıncı kontrolünün o oranda zorlaştığını söyledi.

“ZAMAN İÇİNDE DİRENÇLİ HİPERTANSİYON GELİŞEBİLİR”

Doç. Dr. Domaç, uyku apnesi sendromunun başarılı tedavisi ile gece ve gündüz kan basınçlarında gerilemenin sağlandığını anlatarak, şöyle devam etti:

“Uyku apnesinin tedavisinin yapılmadığı durumlarda ise yüksek kan basıncı etkin bir şekilde kontrol altına alınamayabilir ve zaman içinde dirençli hipertansiyon gelişebilir. Farklı etki mekanizmaları olan en az 3 tansiyon ilacının etkin dozda kullanılmasına rağmen tansiyon değerlerinin istenilen düzeyde kontrol altına alınamadığı durumlarda dirençli hipertansiyon söz konusudur. Son yıllarda yapılan bir çalışmada ilaç tedavisine dirençli hipertansiyonu olan hastalarda uyku apnesi sendromu yüzde 83 gibi oldukça yüksek bir oranda bulunmuştur. Dirençli hipertansiyonun tedavi edilebilir nedenlerinin belirlenerek kan basıncının kontrolünün sağlanması hipertansiyonun damarlar üzerindeki etkisini azaltarak hem kalp hastalıkları hem de inme riskini azaltmaktadır.”

İlaç tedavisine rağmen düşmeyen tansiyonu olan hastaları uyku apnesi sendromu açısından değerlendirmek gerektiğini vurgulayan Domaç, “Yüksek sesle horlayan, gece nefesinde tıkanma hissi ile uyanan, gece terlemesi, sabah yorgun uyanma veya gün içi uyku hali eşlik eden dirençli hipertansiyon hastalarının uyku hastalıkları merkezlerine başvurması ve uyku testinin yapılması önerilmektedir. Yapılan tetkiklerde uyku apnesi saptanan kişilerde pozitif havayolu basıncı ile apnenin tedavi edilmesinin tansiyon değerlerinin kontrol altına alınmasında etkisi bulunmaktadır.” dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.