Üsküdar'da Hilye-i Şerif Sergisi Düzenleniyor

Üsküdar'da Peygamber Efendimizi anlatan Hilye-i Şerif tablolarının yer alacağı "Resul'e Adanmış Kalem İzleri" sergisi, 6 Ocak - 6 Şubat tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

Üsküdar'da açılacak "Resul'e Adanmış Kalem İzleri" sergisinde, 25 Hilye-i Şerif tablosu sanatseverlerle buluşacak.

Demart İslam Sanatları Galerisi'nde açılacak sergide eserleri bulunan hat ve ebru sanatkarı Fuat Başar, hüsnühatla 1976, hilye ile de 1977 yılından beri ilgilendiğini söyledi.

Başar, bu uğurda tıp mesleğini bırakan sanat sevdalılarından birisi olduğunu dile getirerek, "İsabetli bir karar verdiğimi şu an içinde bulunduğumuz ortam ve ilgiden dolayı daha iyi anlıyorum. Burada 2 eserim var. Tarih boyunca hilyelerin geçirdiği tekamüller konusunda epeyce bir araştırmamız oldu. Sanki Cenabı Hak bizi hilye yazma memuru olarak dünyaya gönderdi. 500'ün üzerinde hilye yazmak nasip oldu çok şükür. Allah ömür verdikçe de yazacağız." dedi.

Hilyelerin yazılma zamanının kişiden kişiye değiştiğini sözlerine ekleyen Başar, hilyede büyüklüğün önemli olduğunu belirterek, çok büyük ve çok küçük işlerin insanın çok zamanını aldığını kaydetti.

Fuat Başar, hilyeleri anlatan televizyon programı olmasını istediğini belirterek, "Çünkü her evde bulunması gereken o evin manevi sigortası, bereketi, huzur kaynağı. Üstelik baktığımız anda peygamberimizi bize hatırlatıp salavat getirmemizi bekleyen çok güzel hat sanatı unsurlarıdır bunlar. Bütün yazı yazan arkadaşlarımızın en az bir hilye yazmasını gönülden arzu ediyorum." diye konuştu.

HİLYE-İ ŞERİFE TEVECCÜH ARTIYOR

Hat sanatçısı Seyit Ahmet Bursalı, hat sanatına 2000 yılında başladığını ifade ederek, 15 -16 senedir bu sanatı icra ettiğini söyledi.

Sergideki eserini yaklaşık 5 yıl önce yazdığına işaret eden Bursalı, şunları kaydetti:

"Bu eserin süslemesi İran'da yapıldı. Bu konulan levhamız hazreti Ali'nin dilinden Peygamber Efendimizi anlatan hilye-i şerif dediğimiz Osmanlı'nın ünlü hattatlarından Hafız Osman'ın yapmış olduğu, klasik bir eserin aynısının taklidinin yapılmış olmasıdır. Peygamberimizin şemailini anlatan resimler İslam dininde yasak olduğu için, sözlü ve yazılı olarak tasvir edilmiştir. Bu da hilye-i şeriflerle yapılmıştır. Osmanlı döneminde hilye-i şerifler genelde insanları yangından ve felaketlerden korumak için yapılmış eserlerdir. Son 15 yıldır tekrar hilyeye olan teveccüh su üstüne çıkmaya başladı ve tercih edilir bir yazı türü olmaya başladı."

SERGİ 25 TANE HİLYE-İ ŞERİFTEN OLUŞUYOR

İranlı genç hat sanatçısı Maryam Norouzi de iki yıl önce hat sanatını öğrenmek üzere Türkiye'ye geldiğini söyleyerek, "Üstat Davut Bektaş ve üstat Davut Çelebi'den icazetimi aldım. Şimdi de Türk sanatçılarla sergimizi açacağız. Bu sergi nedeniyle çok mutluyum." dedi.

Üç eserinin sergide yer aldığını kaydeden Norouzi, her eserin yazımının yaklaşık 3 ay sürdüğünü ve her birini çok sevdiğini vurguladı.

Serginin sanat yönetmeliğini üstlenen ve sergide eserleri yer alan Muhammet Mağ ise 20 senedir hat sanatı ile ilgilendiğini ifade ederek, "Hem akademi hem usta çırak ilişki içerisinde yetişmiş bir sanatkarım. Ustalarımızın yolundan gitmeye devam etmeye gayret ediyorum." diye konuştu.

Mağ, "Sergi, 25 tane hilye-i şeriften oluşmaktadır. Hepsi kendi alanında farklı tasarımlar ve farklı ülkelerin kendi kültürleriyle beraber burada sergilenmektedir. 25 sanatkar, hattat ve yaklaşık 20'ye yakın da müzehhip ve müzehhibenin eserleri mevcuttur. Sergi bir ay devam edecek." bilgisini verdi.

Sergi 6 Şubat'a kadar gezilebilecek.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.