Unutulan Elbiselerle Yoksulları Sevindiriyorlar

Tekirdağ'da iki kuru temizleyici, sahiplerince uzun süre alınmayan kıyafetleri, ihtiyacı olanlara ücretsiz veriyor.

Tekirdağ'da çeyrek asırdır kuru temizleyicilik yapan Nedim Kayda, temizlenmesi için iş yerine getirilen birçok elbisenin unutulduğunu ve geri alınmadığını söyledi.

Kayda, unutulan kıyafetleri bir süre sonra hayır kurumlarına verdiklerini ifade ederek şöyle devam etti:

 "Tayini çıkan oluyor, kuru temizlemeye verdiği eşyaları unutanlar oluyor. Normal şartlarda temizlemek için aldığımız bir kıyafeti, iki gün içinde teslim ediyoruz ama 6 ay sonra gelen oluyor, bir sene sonra gelen olabiliyor. Bir, bir buçuk yıl sonra da alınmayan eşyaları, hayır kurumlarına veriyoruz. Şu anda unutulan nereden baksan 25-30 parça eşya çıkar."

HİÇBİR ÜCRET TALEP ETMİYORUZ

Kuru temizlemeci Nurten Çekiç de temizlenmesi için getirilen kıyafetleri iş yerinde en fazla 3 ay tuttuğunu, bu uygulamanın da müşteriye verilen fişlerde belirtildiğini aktardı.

Çekiç, 3 ay içerisinde alınmayan eşyaları depoya kaldırdıklarını, bir yıl kadar da depoda beklettikten sonra ihtiyacı olan insanlara verdiklerini belirterek "3 ay zarfında alınmayan üründen mes'ul değiliz, kalan ürünlerimizi de topluyoruz. Yetiştirme yurtlarında, Kur'an kurslarında, ihtiyaç sahibi öğrencilerimize dağıtıyoruz. Hiçbir ücret de talep etmiyoruz. Bazen hocalarımız arıyor, 'Birkaç öğrencimiz var, cekete veya pantolona ihtiyacı var' diyor, 'Deponuzda kalan eşya var mı?' diye soruyorlar. Olursa onları da yardım amaçlı veriyoruz" diye konuştu.

GELİNLİĞİ UNUTAN DA VAR

Çekiç, unutulan kıyafetler arasında gelinlikler de bulunduğuna işaret ederek "Gelinlikleri de ihtiyacı olan insanlar alıp kullansın diye bazı muhtarlara gönderiyorum. Daha sonra yine muhtarlığa bırakıyorlar, başka biri kullansın diye" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.