Unıcef’ten Arakanlı Çocuklar İçin Acil Çağrı

UNICEF, 720 bin Arakanlı Müslüman çocuğun ihtiyaçlarının giderilmesi için uluslararası topluma “acil çaba” gösterilmesi çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yayımlanan yeni raporda, UNICEF Acil Durum Programı Direktörü Manuel Fontaine’nin, “Gerek Myanmar’daki şiddet olaylarının pençesinde yaşayan ve zorla evlerinden edilen, gerekse Bangladeş’teki aşırı kalabalık kamplarda evlerine dönemedikleri için çaresiz durumdaki yaklaşık 720 bin Arakanlı çocuk esasen kapana kısılmış durumda.” açıklamasına yer verildi.

Fontaine, Arakan sorunun temeline inerek çözüm yolları bulunamaması durumunda mevcut krizin yıllarca süreceği uyarısını yaptı.

ARAKANLI ÇOCUKLAR HAYAT MÜCADELESİ VERİYOR

Rapora göre, Arakan eyaletinde halen şiddet sarmalı ve korkunç olaylardan dolayı akrabaları ve komşuları kaçmak zorunda kalan 185 bin Müslüman çocuk bulunuyor. Bangladeş’teki kamplarda ise geçen 25 Ağustos ve öncesindeki zorunlu göç dalgalarıyla sığınmacı konumuna düşen 534 bin Arakanlı çocuk yaşam mücadelesi veriyor.

UNICEF’TEN  “ACI ÇABA” ÇAĞRISI

Myanmar’da devam eden şiddet olayları ve Bangladeş’te yaklaşan siklon mevsimi nedeniyle tehdit altında olan 720 bin Arakanlı Müslüman çocuğun durumuna dikkat çekilen raporda, bu çocukların temel insani ihtiyaçlarının giderilmesi için uluslararası topluma “acil çaba” gösterilmesi çağrısı yapıldı.

Bangladeş’te mart ayı başında başlayacak siklon mevsimiyle ortaya çıkabilecek sel ve toprak kaymalarıyla kamplardaki insani durumun daha da kötüleşebileceği belirtilen raporda, bunun sonucunda pis su ve kötü hijyen koşullarının beraberinde bulaşıcı hastalıklar getirebileceği uyarısında bulunuldu.

UNICEF raporunda, ayrıca Myanmar hükümetine Arakan Müslümanlarına yönelik şiddete son vermesi çağrısı tekrarlanarak, Müslümanların rahatça hareket edebilmesi, sağlık hizmetlerinden, eğitimden ve tarımsal faaliyetlerden tekrar yararlanması gerektiği vurgulandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.