Tuvalet Âdâbı Nasıl Olur?

Eskilerin zarif deyimiyle def-i hacet, yani tuvalet ihtiyacı insanın en doğal ve zorunlu ihtiyacıdır. İslâm Peygamberi bu doğal ihtiyacın giderilmesine bile bir incelik, ölçü ve ahlâk getirmiştir. Sadece getirmekle kalmamış aynı zamanda bunu ilk Müslümanlar için bir öğretim konusu yapmıştır. Tuvalet âdâbı, aynı zamanda temizlik bilincini, ötekine saygı anlayışını, çevre duyarlılığını ve hatta zihnen ve bedenen temizlenme ve temiz kalma iradesini içeren bir öğretiyi yansıtmaktadır. Beden temizliği esasen kendileriyle ruhî temizliğin hedeflendiği ibadetler için de ön şarttır. Bir ön hazırlık safhasıdır. Bundan dolayı Allah Resûlü, “Temizlik imanın yarısıdır.”  buyurmuştur.

İSTİNCÂ NEDİR? İSTİBRÂ NEDİR?

Din dilinde büyük abdestten sonra taharetlenmeye yani temizlenmeye “istincâ”, küçük abdestten sonra temizlenmeye ise “istibrâ” denir.

SU İLE TAHARETLENMEK

Peygamberimiz kendisi de su ile taharetlenmiş, hatta bu amaçla Enes b. Mâlik ve Ebû Hüreyre gibi bazı sahâbîler kendisine su temin etme konusunda yardımcı olmuşlardır. Sevgili eşi Hz. Âişe de, suyun bulunduğu zamanlarda Resûlullah'ın her tuvalet ihtiyacı sonrasında mutlaka su ile taharetlendiğini vurgulu bir dille beyan etmiştir. Dahası, eşleri aracılığı ile erkeklere haber göndererek, “Kocalarınıza su ile temizlenmelerini söyleyin. Ben onlara bunu söylemekten hayâ ediyorum ama bilmeliler ki, Allah Resûlü su ile temizlenirdi.” der.

TUVALETLERİ TEMİZ TUTMALIYIZ!

Tuvalete giden kimse, girdiği tuvaleti nasıl bulmak istiyorsa, çıkarken de aynı titizlik içerisinde terk etmeli, beden temizliğine gösterdiği dikkati, tuvalet konusunda da devam ettirmelidir. Evinde kendi tuvaletini kullanırken ne derece itinalı davranıyorsa, umuma açık tuvaletlerde de o kadar edepli davranmak Müslüman'ın ahlâkı olmalıdır.

TUVALET SONRASI ELLER YIKANMALI!

Tuvalet sonrası elleri yıkamak da, gündelik yaşama ilişkin nebevî sünnetin önemli bir alışkanlığını oluşturur. İbn Abbâs, Resûlullah'ın tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra ellerini yıkadığına dair gördüklerini şöyle anlatır: “Nebî (sav) gece uykudan kalkıp tuvalet ihtiyacını giderdi. Sonra ellerini ve yüzünü yıkadı. Daha sonra da uyudu.”

TUVALET ÂDÂBI İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER

Ebû Eyyûb (el-Ensârî)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:

“Büyük veya küçük abdest bozarken kıbleyi önünüze ve arkanıza almayın; doğuya yahut batıya dönün.” (Müslim, Tahâret, 59)

Muğîre b. Şu'be'nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav), tuvalet ihtiyacını gidereceğinde (kimsenin göremeyeceği kadar) uzağa giderdi. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 1)

Muâz b. Cebel'den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Lânetlenmeye neden olan üç şeyi yapmaktan sakının; su kaynaklarının çevresine, yol ortasına ve gölgelik yerlere abdest bozmaktan.” (Ebû Dâvûd, Tahâret, 14)

Enes b. Mâlik (ra) diyor ki, “Hz. Peygamber (sav) tuvalete girerken, 'Allâhümme innî eûzü bike mine'l-hubüsi ve'l-habâis' (Allah'ım! Her türlü pislikten ve necasetten sana sığınırım.) derdi.” (Buhârî, Deavât, 15)

22 MADDEDE TUVALET ÂDÂBI

  • Tuvalete girerken Euzü Besmele çekilip, "Allahümme innî eûzü bike minel hubsi vel habâis" duası okunur.
  • Tuvalete girerken elinde, Allahü teâlânın ismi ve Kur’an-ı kerim yazılı bir şey bulunmamalı. Cepte veya kapalı olursa mahzuru olmaz. Boynunda Allah yazılı kolye bulunmamalı. Varsa bluz içine koymalı.
  • Tuvalete uygun şekilde kaplanmış muskayla girmek caizdir.
  • Tuvalete sol ayakla girip, sağ ayakla çıkmalı.
  • Tuvaletten çıkınca, "Elhamdülillâhillezî ezhebe anil eza ve âfâni" duası okunmalı.
  • Tuvalette konuşmamalı, çok oturmamalı, gazete falan okumamalı, şarkı söylememeli, sigara içmemeli, sakız çiğnememelidir.
  • Tuvalette zikredilmez, selam verenin selamı alınmaz. Aksıran ise, kalbinden Elhamdülillah der.
  • Tuvalette abdest bozarken, önü ve arkayı kıbleye getirmemeli. Sola doğru meyletmeli.
  • Tuvalet ihtiyacını giderirken Kâbe yönüne dönmemek ve kıbleyi arkaya almamak da konuya ilişkin nebevî bir uyarıdır. Hz. Peygamber, “Büyük veya küçük abdest bozarken kıbleyi önünüze ve arkanıza almayın; doğuya veya batıya dönün.” buyurmuş, böyle bir durumda kıblenin sağ veya sol yana alınmasını tembihlemiştir.
  • İstincadan, yani taharetlendikten sonra hemen örtünmeli.
  • Sol el ile taharetlenmeli. Sol elinde, istincaya mâni bir özür varsa, sağ elle istinca yapmasında kerahat yoktur.
  • Taharetlenme esnasında sağ eli kullanmamak, tuvalet terbiyesine dair Peygamber Efendimizden öğrendiğimiz bir diğer husustur. Konuya ilişkin bir ifadesinde Hz. Âişe, Resûlullah'ın (sav), sağ elini temizlik ve yemek için, sol elini de temizlenmek ve benzeri temiz olmayan işler için kullandığını ifade eder. O (sav), söz konusu tavrını sahâbe için bir alışkanlığa dönüştürme istikametinde oldukça hassas davranmış, sağ elle taharetlenmek ve sol elle yemek gibi aksi uygulamaları yasaklamış, bu kurala riayet etmeyenleri de bizzat uyarmıştır.
  • Pisliği parmakla alıp eli yıkamalı. En sonunda kalan pislik varsa onu da su ile yıkamalı.
  • Erkekler, istinca yaparken, arkadan öne doğru, kadınlar ise önden arkaya doğru yıkamalı. Böylece ön avret yerine pislik bulaştırılmadığı gibi, tahrik edilerek şehvete de sebep olunmaz.
  • Taharetlendikten sonra, bezle kurulanmalı. Bez yoksa tuvalet kâğıdıyla da kurulanmak caiz olur. Bu kâğıtlar o maksatla imal edilmiştir. Başka kâğıtları kullanmak mekruh olur.
  • İstincadan, yani temizlendikten sonra iç çamaşırına bir miktar su serpmeli. Böylece, çamaşırında yaşlık görünce idrar sanmamalı, bu benim döktüğüm su diyerek vesveseye kapılmamalı.
  • Temizlendikten sonra, erkekler istibra yapmalı. Kadınlar istibra yapmaz. İstibra idrar kanalında idrar bırakmamaktır. İstibra, yürüyerek, öksürerek veya sol tarafa yatarak yapılır.
  • İstibra yapılmadan tuvaletten çıkılırsa, idrarın çıkma ve çamaşıra bulaşma ihtimali olacağından, tuvaletten çıkmadan önce idrar deliğine, arpa büyüklüğünde bir pamuk konularak idrarın dışarı çıkması önlenmeli.
  • İstibra yapılarak idrar kalmadığının anlaşılmasına, kalbin mutmain olmasına istinka denir. İstinkadan sonra, artık abdest alınabilir.
  • Avret yerine ve necasete bakmamalı, tuvalete sümkürmemeli, tükürmemeli.
  • Zaruretsiz ayakta idrar yapmamalı. Tuvalette elbiseye idrar sıçratmamalı. Bunun için mümkünse, ayrı bir pijama, eşofman kullanılmalıdır. Tuvalete özel pijama ile ve başı örtülü olarak girmek müstehabdır.
  • Tuvaletten çıkınca elleri yıkamalı.
  • Hiçbir suya, cami duvarına, mezarlığa ve yola abdest bozmamalıdır.
  • Abdest bozulması uygun olmayan sular; insan veya hayvanların içtiği, yahut insanların kullandığı sulardır. Bunlar da, ırmak, çay, göl, gölet, havuz ve su birikintileridir. Nitekim Resûlullah (sav), “Lânetlenmeye neden olan üç şeyi yapmaktan sakının: su kaynaklarının çevresine, yol ortasına ve gölgelik yerlere abdest bozmaktan.” buyurarak ümmetini uyarmıştır.
  • Su bulunmazsa, taş ve benzerleriyle taharetlenmek, de su yerine geçer.

İslam ve İhsan

İSTİNCÂ VE İSTİBRÂ NEDİR? NASIL YAPILIR?

İstincâ ve İstibrâ Nedir? Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.