Türkiye İlk Astronotlarını Burada Yetişecek

Türkiye'nin astronotlarını yetiştirecek olan ilk uzay üssü yaklaşık bir yıl sonra hizmete girecek.

Savunma, teknoloji, uzay sistemleri konusunda başlayan atak önemli bir noktaya geldi. Türkiye kendi uydusunu, tankını, uçağını, otomobilini yetiştirirken, ilk astronotlarını yetiştirmek için kurulan merkez de gün sayıyor. Bursa’da başlatılan ve “Gökmen Projesi” adını taşıyan merkez, Türkiye’nin ilk uzay temalı merkezi olacak. 13 bin metrekare alanda yapımı devam eden Gökmen Uzay Havacılık ve Eğitim Merkezi (GUHEM) tamamlandığında Avrupa’nın en iyi, dünyanın ise ilk 5 havacılık ve uzay merkezinden biri olacak.

Uzay ve havacılıkla ilgili eğitim amaçlı düzenek ve segilerin yer alacağı merkez, 200 milyon liralık bütçesi ve modern mimarisiyle uzay ve havacılık alanında Türkiye’nin en önemli merkezi durumuna gelecek. Yaklaşık 150 interaktif düzenek, havacılık öğrenme ve uzay inovasyon merkezi ile dikey rüzgâr tüneli gibi birbirinden farklı uygulamaların yer alacağı GUHEM’in ilk katında modern uçuş simülatörleri yer alacak.

1 YILDA TAMAMLANACAK

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, TÜBİTAK ve Bursa Büyükşehir Belediyesi desteğiyle 13 bin metrekare alanda yapımı devam eden merkezde Türkiye’nin ilk astronotunu yetiştirecek olmanın heyecanını yaşadıklarını söyledi. Burkay “Artık yerli uydusunu üretme noktasına gelen ülkemizde uzay ve havacılık konusunda daha fazla farkındalık sağlamalıyız. Çalışmalarımızın sonunda Türkiye’nin ilk astronotunu Bursa’dan çıkarmak istiyoruz. Makine, otomotiv ve tekstilde güçlü altyapısı olan Bursa’nın uzay havacılık ve savunma sanayi alanında da söz sahibi olacak potansiyeline sahip olduğunu söylemek istiyoruz. Burada bir güç birliği oluşturduk, hızla geliştireceğiz.” diye konuştu.

Kaynak: yeniakit.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.