Türk Kızılayı Mescid-i Aksa'da İftar Verdi

Türk Kızılayı, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eskişehir beldesinde bulunan Mescid-i Aksa’da iftar programı düzenledi.

Mescid-i Aksa’nın avlusunda kurulan iftar sofrasına, Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Gürcan Türkoğlu, Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık ve Türkiye’nin Kudüs Başkonsolosluğu çalışanları katıldı.

Türk Kızılayı tarafından Harem-i Şerif’in avlusuna kurulan iftar sofralarında yüzlerce Müslüman oruçlarını açtı.

"BU HİLALİN ALTINDA PAYLAŞIYORUZ"

Program öncesi Türk Kızılayı Genel Başkanı Kınık, “Bugün Kızılay olarak, ‘Bu hilalin altında paylaşıyoruz’ sloganıyla başlattığımız Ramazan etkinliklerimizin Filistin ayağındayız, Mescid-i Aksa’dayız, Kudüs’teyiz. Burada Filistinli kardeşlerimizle, Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da iftar soframızı paylaşacağız.” dedi.

Kınık, Mescid-i Aksa’nın avlusunda bin kişilik bir iftar sofrası kurduklarına dikkati çekerek, “İnşallah Ramaza'nın bereketini, Türkiye’den, Anadolu’dan, bağışçılarımızın destekleriyle bu coğrafyaya taşımış oluyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kutsallığını ve insanlığın ortak mirasına ait olduğunu vurgulayan Kınık, “Bu şehrin etrafındaki engellerin kaldırılması, insanlığın ve barışın ulaşması gerekiyor. Bizler de bu barışın tesis edilmesi için çok boyutlu olarak hem insani desteklerimizle hem de savunuculuk anlamındaki desteklerimizle bu coğrafyaya, Filistin’e ve Filistin davasına destek vermeye devam ediyoruz.” diye konuştu.

İYİLİK GEMİSİ GAZZE YOLUNDA

Kınık ayrıca bugün Mersin’den Gazze’ye ulaştırılmak üzere yola çıkan yardım gemisinin durumu ile ilgili de “AFAD koordinasyonuyla bugün Mersin’den Gazze’ye bir yardım, bir iyilik gemisini yolcu ettik. İnşallah bu gemi bayram öncesine Gazze’ye ulaşmış olacak.” dedi.

AFAD ve Kızılay tarafından Gazze’ye bir insani yardım, afet ve lojistik destek merkezinin kurulacağını da söyleyen Kınık, “Özellikle Gazze’nin Şucaiye bölgesinde evleri yıkılmış olan Filistinlilere verdiğimiz destek düzenli olarak devam ediyor. Yıkılan hastanelerin onarılması ile ilgili faaliyetlerimiz devam ediyor. Çok boyutlu insani yardım faaliyetlerimiz hem Batı Şeria’da hem de Gazze’de devam edecek.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.