Trump’ın Filistin Planı Endişelendiriyor

Ortadoğu’da gerilim potansiyeli en yüksek kriz merkezlerinden biri, işgal altındaki topraklar. ABD’nin yeni başkanı Trump’ın vaatlerinden cesaret bulan Netanyahu hükümeti işgal altındaki topraklarda sürdürdüğü gaspı bir adım öteye taşıyacak gibi duruyor.

Doğu Kudüs Belediye Başkanı Vekili Meir Turjeman, medyaya verdiği bir demecinde “Donald Trump’ın ABD’de Başkanlık görevine gelmesiyle oyunun kuralları değişti”  diyerek bu yeni dönemin ilk ipuçlarını vermişti. Nitekim ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin hemen ardından, Netanyahu işgal altındaki Doğu Kudüs’te yüzlerce yeni yerleşim yapılması kararını onayladı. Yeni yerleşim yerleriyle birlikte artık 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulması neredeyse imkânsız hale geldi. Zaten Trump da “İki devletli çözüm İsrail-Filistin barışı için tek çözüm değil” diyerek Filistin devleti kurulmasa da olur demeye getirdi… Ardından ezan yasağı devreye sokuldu. Trump ABD’nin İsrail Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma vaadini unutmadığını her fırsatta hatırlatıyor. Trump son olarak da İsrail ile Filistin arasındaki barış müzakereleri dosyasını Yahudi damadı Jared Kushner’e havale ederek Siyonist çevrelere “içiniz rahat olsun bütün imkânlarımla arkanızdayım” mesajını verdi adeta.

İsrail medyasında, Trump ile birlikte “Büyük İsrail vizyonunu” gerçekleştirme yolunda altın bir fırsat yakalandığı dillendiriliyor. İsrail’in gaspı karşısında uluslararası toplumdan ve İslam dünyasından yükselen cılız, yetersiz tepkiler nedeniyle Filistin çevreleri de ümitsizlik içinde.  Washington’daki politika değişikliği sayesinde işgal devletinin yerleşim ve işgal politikalarını agresif şekilde sürdüreceğini düşünüyorlar.

Trump’ın gölgesinde işgal ve tahrikler sürer, uluslararası toplum bunun önüne geçmek için yeterli adımı atmazsa ne olur? Ortadoğu medyasına bakılacak olursa El-Fetih hareketi dâhil Filistinli gruplar silahlı mücadeleyi yeniden başlatmak için geri sayıma başladılar bile. Sonuç olarak, işgal altındaki topraklarda yüksek tansiyonlu günler kapıda denebilir.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 373. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.