Teravih Nedir? Teravih Namazı İle İlgili Hadisler

Nafile Namazlar

Teravih nedir? Teravih namazının hükmü nedir? Peygamberimiz (s.a.v.) teravih namazı kılmış mıdır? Teravih namazı ne zaman cemaatle kılınmaya başlandı? Teravih namazı ile ilgili hadisler.

Sözlükte rahatlatmak, dinlendirmek anlamlarına gelen “tervîha” kelimesinin çoğulu olan teravih, dinî bir terim olarak Ramazan ayında, yatsı namazı ile vitir namazı arasında kılınan nafile namaz demektir.

TERAVİH NAMAZI SÜNNET MİDİR?

Teravih namazı, kadın-erkek herkes için sünnet-i müekkededir ve İslâm’ın şeâirindendir.

Teravih namazı, orucun değil Ramazan’ın sünnetidir. Bu sebeple oruç tutmayan hasta ve yolcular için de Teravih kılmak sünnettir.

TERAVİH NAMAZI İLE İLGİLİ HADİSLER

Mânevî bir lutuf mevsimi olan Ramazân-ı Şerîf’te bilhassa rûhâniyetimizi seviyelendirmeye gayret etmemiz îcâb eder. Bu hususta yeğâne geçer akçe de; “ihlâs”tır. İbâdetlerin kemâlini artıran; kalp temizliği, niyet berraklığı ve samîmiyettir.

Nefsânî menfaat düşüncelerinin karıştığı, Hak rızâsından gayrı gâyelerin ortak edildiği ibâdetlerden bir hayır umulamaz Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyrulur: “Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan, yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân  37 ; Müslim, Müsâfirîn 173, 174.)

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurur: “Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, 173)

TERAVİH NAMAZI NE ZAMAN CEMAATLE KILINMAYA BAŞLANDI?

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Teravih namazı kılmış, Ashâb-ı Kirâm da ona tâbî olarak cemaatle kılmışlardır: Hz. Ayşe şöyle anlatır: “Bir gece Resûlullah Efendimiz mescitte Teravih namazı kıldı. İnsanlar da ona tâbî olarak namaz kıldı. İkinci gece yine kıldı, o gece cemaat çoğaldı. Daha sonra üçüncü veya dördüncü gece cemaat toplandı, fakat Resûlullah Efendimiz mescide çıkmadı. Sabah olunca: «‒Gece toplandığınızı gördüm, ama Teravih namazının size farz kılınmasından korktuğum için çıkıp size teravih kıldırmadım.» buyurdular. Bu hâdise Ramazan’da olmuştu.” (Muvatta’, es-Salâtü fî Ramadân, 1. Krş. Buhârî, Terâvîh, 1, Cuma, 29; Müslim, Sıyâm 59, Müsâfirîn, 177; Ebû Dâvûd, Ramadân, 1/1375)

Hz. Ali bir gün şöyle buyurdu: “‒Vallahi Hz. Ömer’i Ramazan ayında Teravih namazını cemaatle kılmaya ben teşvik ettim!” Yanındakiler: “‒Bu nasıl oldu ey Mü’minlerin Emîri?” dediler. Şöyle devam etti: “‒Ona yedinci kat semâda bir hazîre olduğunu ve ona Hazîretü’l-Kuds dendiğini haber verdim. Orada, kendilerine Rûh –bir rivayette Rûhâniyyûn- denilen melekler vardır. Kadir Gecesi geldiğinde Rabbimizden dünyaya inmek için izin isterler. Cenâb-ı Hak da onlara izin verir. Uğradıkları ve içinde namaz kılınan her mescide ve yolda rastladıkları herkese dua ederler. Bu insanlar da meleklerden gelen berekete nâil olurlar. Ben bunları anlatınca Hz. Ömer: «‒Ey Ebü’l-Hasan! O hâlde insanları namaza teşvik edelim de berekete nâil olsunlar!» dedi ve Terâvih’in cemaatle kılınmasını emretti.” (Beyhakî, Şuab, V, 278-279)