Tek Gözüyle İki Hayatı Da Aydınlatıyor

Osmaniye’de küçük yaşta geçirdiği kaza sonrası bir gözü görmeyen 82 yaşındaki Fatma Özden, 2 yıl önce hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybeden 60 yıllık eşini bir an olsun yalnız bırakmıyor.

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde yaşayan Özden çifti, 60 yıllık evlilikleriyle herkese örnek oluyor. Küçük yaşlardan beri bir gözü görmeyen 82 yaşındaki Fatma Özden, hayat arkadaşı 83 yaşındaki Ahmet Özden ile hayat mücadelesi veriyor.

HER CUMA EŞİNE ABDEST ALDIRIP ELİNDEN TUTARAK CAMİYE GÖTÜRÜYOR

Yaklaşık iki yıl önce yaşlılığa bağlı rahatsızlık sonucu görme yetisini kaybeden Ahmet Özden'in en büyük destekçisi 60 yılık hayat arkadaşı oldu.

Görme engelli eşinin yemeğini yediren ve tüm ihtiyaçlarını gideren Fatma Özden, her cuma eşine abdest aldırıp elinden tutarak camiye kadar götürüyor.

“TEK GÖZ, HAYATIMIZA IŞIK TUTUYOR”

Evliliklerinde yarım asrı devirmelerine rağmen mutluluklarını birbirlerine duydukları sevgi ve saygıya bağlayan Fatma Özden, “Hayatımın sonuna kadar her koşulda eşime destek olacağım” dedi.

Eşi ile 8 çocuklarını büyüttüklerini anlatan Fatma nine, verdikleri hayat mücadelesini şu sözlerle aktardı:

“Birlikte tarlada çalıştık. 8 çocuğumuz oldu. Hayatın zorluklarını beraber aştık. Küçük tartışmamız oldu ama hiç küsmedik. Birbirimize hep sevgi ve saygı gösterdik. Kadirli'de evimiz oldu. Çocuklarımızın hepsini evlendirdik çok şükür. Ameliyat olmasına rağmen 2 yıl önce eşim görme yetisini kaybetti. Benim sadece bir gözüm görüyor. Tek göz, hayatımıza ışık tutuyor.”

“TEK GÖZÜYLE GÖRMEYEN GÖZÜM OLUYOR”

Ahmet Özden de eşiyle birbirlerini çok sevdiklerini ve 60 yıl boyunca karşılıklı tek bir kötü söz söylemediklerini ifade etti.

Yarım asrı geçen evlilikleri boyunca hastalık ve sağlıkta birbirlerine hep destek olduklarını dile getiren Özden, “Her cuma abdestimi aldırıp beni camiye götürür. Elimden tutarak birlikte komşulara misafirliğe gidiyoruz. Günümüzün çoğunu bahçemizde geçiriyoruz. O benim elim ayağım, ben de onun hayat arkadaşıyım. 60 yıllık can dostumdan Allah razı olsun. Hayat arkadaşım, tek gözüyle görmeyen gözüm oluyor.” diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.