Tek Çivi Çakılmadan Yapılan Cami

Bosna Hersek'te 19. yüzyılda inşa edilen ülkenin "çivisiz" tek camisi, şehrin sembollerinden biri olarak yaklaşık iki asırdır dimdik ayakta durmaya devam ediyor.

Önemli Osmanlı eserlerinin bulunduğu Bosna Hersek'in Buzim şehrinde 19. yüzyılda inşa edilen ülkenin "çivisiz" tek camisi, şehrin sembollerinden biri olarak yaklaşık iki asırdır dimdik ayakta durmaya devam ediyor.

AHŞAP CAMİ OLARAK ANILIYOR

"Şövalyeler Şehri" olarak anılan Buzim'de 1830'lu yıllarda inşa edilen ve yapımında tek bir çivi dahi kullanılmayan bu tarihi cami, halk arasında "Ahşap Cami" olarak anılıyor.

Bihaç şehrinde bulunan ve kiliseden camiye dönüştürülen Fethiye Camisi'nin ardından Krajina bölgesinin en eski camisi olan Ahşap Cami, aynı zamanda bölgedeki en eski ahşap cami olma özelliğine de sahip.

İKİ ASIRDIR AYAKTA

Yapımında tek bir çivi kullanılmamasına rağmen iki asırdır ayakta kalan cami hakkında bilgi veren tarihçi Amir Sijamhodzic, caminin bulunduğu yerde öncesinde taştan yapılmış başka bir cami olduğunu ifade ederek Ahşap Cami'nin ise Viyana Kuşatması'nın ardından bölgeye yerleşen halkın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla inşa edildiğini söyledi.

Caminin, dönemin Bosna Valisi Mehmed Vecihi Paşa tarafından yeniden inşa edildiğini belirten Sijamhodzic, caminin yapım tarihiyle ilgili tartışmalar olduğunu, vakıfname üzerinde 1838, cami önünde bulunan taştaki yazılarda ise caminin 1835 yılında inşa edildiğinin görüldüğünü ifade etti.

Sijamhodzic, yapılış tarihinden çok yapımında kullanılan yöntemin ilginç olduğunu söyleyerek cami yapımında tek bir çivi dahi kullanılmamasının son derece önemli ve ilgi çekici olduğunu vurguladı.

Buzim'deki bu tarihi caminin, "Ulusal Anıt" olarak ilan edilmesinin ardından onarım çalışmalarına ağırlık verildiğini kaydeden Sijamhodzic, onarım çalışmalarının ilk aşaması olarak çatının aslına uygun olarak kestane ağacından yapıldığını anlattı.

HALK KENDİ İMKANLARIYLA CAMİLER İNŞA ETTİ

Osmanlı Devleti'nin Bosna'da görevlendirdiği valiler, daha çok ülkenin merkezine odaklanmış, merkezi bölgelerde camiler inşa etmişti. Merkeze uzak olan Buzim ve civarında ise halk kendi ihtiyaçları doğrultusunda ve kendi imkanlarıyla ahşap camiler inşa etmişti.

Büyük şehirlerde inşa edilen dayanıklı camiler bugüne ulaşsa da bu mütevazi ahşap camilerin büyük çoğunluğu ise tarih boyunca yaşanan savaşlarda ciddi hasarlar görerek yok oldu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.