Tasavvuf Genç İşi midir?

 Yrd. Doç. Dr. Adem Ergül, "tasavvuf genç işi midir?" sorusunu cevaplıyor.

"İslam tasavvufu" İslam'ın dışında bir sistem değil İslam'ın kendi içerisinde terbiye sistemine verilen isimdir. Hazreti Peygamber'in -sellallahu aleyhi vesellem- vazifelerinden birisi de tebliğ ettiği öğretilerinin hayat haline gelmesidir.

Bir şeyi bilmek ayrı, o bilginin insanın şahsiyetine eklemlenmesi, bir şekilde insanın şahsiyetini inşa etmesi, geliştirmesi ayrı bir meseledir. Tasavvuf bu anlamda yüce Rabbimizden inen ilahi hakikatlerin akide dediğimiz inanç sistemimizden başlamak üzere fikir dünyamızdan hayata bakış açımıza kadar, ibadet hayatımıza, davranışlarımıza, ahlakımıza ve edebimize kadar bu ilahi prensiplerin bilgisi kıymetlidir ama bu bilginin hayat haline gelmesi çok daha önemlidir. İşte tasavvuf tam da burada devreye girer yani İslami bilginin, hakikat bilgisinin, Hak'tan gelen bilginin bizim kişiliğimize nasıl yansıyacağı bu alanla ilgilenir. Bu bir terbiyedir.

Böyle baktığımız zaman meseleye; tasavvuf ilim ile insanın kişiliği arasındaki açı farkını ortadan kaldıran, insana böyle bir manevi kişilik kazandıran disiplindir. Bu disiplin esasen her bir insan için gerekli bir husustur. Böyle olunca elbette gence de lazımdır. En çok genç insanın ilgilenmesi gereken bir alandır. Çünkü gençlikte duygular zirve yapar, insanlar daha çok arzularının peşinde bir hayat sürmeye sürüklenebilirler. Genç insanın böylesi durumlarda duygularını yönetebilmesi ve sufli (aşağılık) duygulara değil daha yüce duygularla buluşabilmesi için böylesi tasavvufi ortamlara ihtiyaç zaruridir, olmazsa olmazdır.

GENÇ İNSAN TASAVVUFİ HAYATLA BULUŞABİLİR Mİ?

Genç insan bunca günahların ortasında tasavvufi hayatla buluşabilir mi? Buluşabilir ama hangi boyutta buluşabilir onu zaten tasavvufi hayatın rehberleri, işin gerçek ustaları iseler hangi yaşta ne kadar buluşacağının kararını kişinin kabiliyetine ve alıcılığına bakarak düzenlemesini bilen insanlardır. Önemli olan insanın gönlünün, içinin kurumamasıdır. İçinin kurumaması için böyle nitelikli dokunuşlar lazımdır. Nitelikli dokunuşlar nitelikli insanlarla olur.

Tasavvufi hayatın en büyük artısı işin başında insan-ı kamil diyebileceğimiz olgunlaşmış, hamlıktan kurtulmuş sadece kendi iyiliğini değil karşısındakinin iyiliğini daha fazla isteyen olgun kişiliğin olmasıdır. Bu kişilik insanı mayalar. İnsan insanla aşılanır. Aşılayıcı insanın kalitesi önemlidir.

İslam ve İhsan

KISACA TASAVVUF NEDİR?

Kısaca Tasavvuf Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.