Hocalı Soykırımı

Tarihler, 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Daha sonradan ‘Hocalı Soykırımı’ diye anılacak ve tarihe kara bir leke olarak geçecek olan hâdise o gün yaşandı. Katliamın üzerinden seneler geçti ancak acısı hâlen unutulmadı. Bu vahim hâdisenin sene-i devriyesinde, katledilen masumlar anılıyor. Peki, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 30 yıl önce bugün neler yaşandı? Hocalı’da ne oldu? Hocalı soykırımı nedir? Hocalı soykırımında kaç kişi öldü? Hocalı soykırımını kabul eden ülkeler hangileri? İşte ayrıntılar...

Haber: Murat Karadeniz

Karabağ münâkaşası 1988-1989 seneleri arasında Karabağ’da bazı yerlerde nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ermenilerin bağımsızlık için referandum düzenleyip bağımsızlık kararı almasıyla başladı. İki toplum arasında cereyan eden çatışmalar ve sokak gösterileri Azerbaycan ile Ermenistan arasında büyük bir gerilime sebep oldu ve yüzbinlerce insan meydana gelen olaylar nedeniyle yaşadığı topraklardan göç etmek zorunda kaldı.

Ermenistan’da yaklaşık 40 bin kişinin katıldığı gösteri sonrası da Ermenistan’ın Karabağ’a saldırması çatışmaları sıcak savaşa dönüştürdü.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılma aşamasının hızla sürdüğü o dönemde, ordunun çoğunluğunu Ermeni askerler oluşuyordu. Ermenilerin dışında, Rus askerler de Karabağ’da görevliydi.

Dağlık Karabağ için Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1988 yılında başlayan Karabağ savaşı sürerken, Ermeniler bölgenin önemli kasabası olan Hocalı’ya ilerlemeye başladı.

HOCALI’DA NE OLDU?

Ermeni güçlerinin 1991’in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 km.’lik alana sahip, 2 bin 605 âilenin, toplam 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991’de Karabağ’ın Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi, bölgenin tek havaalanına sahip ve stratejik önem taşıyan Hocalı’yı ele geçirmekti.

Hocalı’nın etrafındaki bütün köy ve yolları tek tek ele geçiren Ermeni güçleri, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. Hocalı’nın diğer bölgelerle tek ulaşım bağlantısı olan helikopter ulaşımı, 28 Ocak 1992’de, Şuşa-Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından vurulmasıyla ortadan kalktı. Bu hâdisede, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 44 sivil hayatını kaybetti.

HOCALI SOYKIRIMINDA NELER YAŞANDI?

Ocak ayının başlarından itibaren elektrik enerjisi de kesilen Hocalı’nın savunması, sadece hafif silahlarla silahlanmış yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerlerinden ibaretti. 25 Şubat 1992’den itibaren Hocalı’ya saldırıya başlayan Ermeniler, bölgede bulunan Sovyet Ordusu 366. Zırhlı Alayı’nın bütün araçlarını kullanarak, şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hâfızalardan senelerce silinmeyecek olan “Hocalı Soykırımı” yaşandı.

HOCALI SOYKIRIMINDA KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?

Azerbaycan resmî kaynaklarına göre, Hocalı Katliamı’nda savunmasız haldeki 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişi öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı. 1275 kişi ise rehin alındı ve 150 kişi ise kayboldu. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görüldü. Hamile kadın ve çocuklar da ağır işkencelere maruz kaldı. Esirler senelerce uluslararası kurumlardan gizli olarak köle gibi çalıştırıldı. Hatta esir kadınların fuhuşa zorlandığı haberleri alındı.

Olay Azerbaycan tarafından “Xocalı Soyqırımı” (Hocalı Soykırımı), “Xocalı Faciəsi” (Hocalı Faciası) şeklinde ifade edildi.

HOCALI SOYKIRIMINI KABUL EDEN ÜLKELER VE KURULUŞLAR

  • Azerbaycan
  • Cibuti
  • Macaristan
  • Meksika
  • Pakistan
  • Kolombiya
  • Çek Cumhuriyeti
  • Bosna-Hersek
  • Peru
  • İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamentolar Birliği
  • Honduras
  • Sudan

Türkiye Hocalı’da yaşananları henüz soykırım olarak tanımıyor.

Hocalı soykırımını 5 ülkeparlamentosu kınarken, ABD’de 16 eyalet meclisi, yaşananları “Soykırım” olarak kabul etti. Türkiye ise Hocalı’da yaşananlara resmi olarak “Katliam” tanımlaması yaptı.

DÜNYA BASINI HOCALI SOYKIRIMINI NASIL VERDİ?

“Ermeniler Hocalı’ya saldırdılar. Bütün dünya tanınmaz hale getirilmiş cesetlere tanıklık etti. Azerbaycanlılar çok sayıda insanın öldürüldüğünden haber vermekteler.” Krua l'Eveneman dergisi (Paris), 29 Şubat 1992

“Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etmiştir.” Sunday Times gazetesi (Londra), 1 Mart 1992

“Ermeniler Ağdam’a doğru giden orduyu kurşun yağmuruna tutmuştur. Azerbaycanlılar 1200 kadar ceset saymış. Lübnanlı kameraman, ülkesinin zengin Ermeni Taşnak lobisinin Karabağ’a silah ve asker gönderdiğini onaylamıştır.” Financial Times gazetesi (Londra), 9 Mart 1992

“Birçok insan çirkin hale getirilmiş, masum kızın sadece kafası kalmış.” Times gazetesi (Londra), 4 Mart 1992

“Video kamera kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu.” İzvestiya gazetesi (Moskova), 4 Mart 1992

“Binbaşı Leonid Kravets: Ben şahsen tepede yüz civarında ceset gördüm. Bir erkek çocuğun kafası yok idi. Her tarafta acımasızca öldürülmüş kadın, çocuk ve ihtiyar vardı.” İzvestiya gazetesi (Moskova), 13 Mart 1992

“Ağdam’da bulunan yabancı gazeteciler Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış 3 kişi görmüşlerdir.” Le Monde gazetesi (Paris), 14 Mart 1992

SON SÖZ

İnsanlık adına kara bir leke olan bu tür hâdiselerin tekrarlanmaması, müsebbiplerinin unutulmaması ve her platformda dile getirilmesi elzemdir. Kardeş ülke Azerbaycan’a ve kültürel bağlarımızın olduğu tüm ülkelere destek vermek tarihi ve vicdânî bir sorumluluktur. Başta Hocalı kurbanları olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve duâlarla anıyoruz.

İslam ve İhsan

TÜRKİYE VE AZERBAYCAN’IN KARDEŞLİK HİKÂYESİ

Türkiye ve Azerbaycan’ın Kardeşlik Hikâyesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.