Tarihi Lezzet 'harput Köfte'

Tarihi 17. yüzyıla kadar uzanan, halk arasında "içli köfte" de denilen Harput köfte, Elazığ mutfağında hazırlanan yemeklerin baş tacı olmaya devam ediyor.

Adı ve tadı tarihten gelen Harput köfte, Elazığ mutfağının vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alıyor.

Tarihi 17. yüzyıla uzanan, Anadolu mutfağına Arap Yarımadası'ndan girdiği bilinen, halk arasında "içli köfte" de denilen Harput köfte, Elazığ'da hazırlanan yemeklerin baş tacı olmaya devam ediyor.

Tutmaç, umaç aşı, anam aşı, kara kavurma, ayran aşı, kündüme, lovik çorbası, kurutlu çorba, kelecoş, bumbar, gömme ve üfeleme gibi 150'ye yakın yemek çeşidine sahip, tarihi Oğuzlara dayanan Elazığ mutfağında Harput köfte ayrı bir öneme sahip.

Harput köfte, yörede bayram başta olmak üzere özel günlerde hazırlanan sofraların vazgeçilmezleri arasında bulunuyor.

Kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin mutlaka tatmak istediği, kentin önde gelen restoranlarında da ikram edilen köfte, gastronomi turizminde marka değer olma yolunda ilerliyor.

Bulgurlu harç ve kıymalı içle Anadolu kadınının maharetli ellerinde şekillenerek her biri ceviz büyüklüğünde "lokmalık" hazırlanan köfteler, ocakta tereyağı, ev salçası ve suyla yapılan sosta pişiriliyor.

Tercihe göre soslu veya süzülerek ikram edilen, adını tarihi Harput Mahallesi'nden alan köfte, sofraları görsel bir şölene dönüştürüyor.

ELAZIĞ'IN ZENGİN MUTFAĞI

Elazığ Belediyesi bünyesinde hizmet veren restoranda yöresel yemekler aşçısı Nurdan Özçelik (46), Elazığ'ın içli köftesinin, kullanılan malzeme ve hazırlanışı açısından diğer illerdekinden farklı olduğunu söyledi.

Hem iç malzemesi hem de dış kaplamasında satırda dövülmüş yağsız kıyma kullandıklarına işaret eden Özçelik, şöyle konuştu:

"Soğanları küçük küçük doğrayıp tereyağında kavuruyoruz. Sonra kıyma, ince ince doğranan biber, domates salçası, tuz, pul biber, karabiber, ceviz ve maydanozu kavuruyoruz. Daha sonra bu iç malzemeyi soğumaya bırakıyoruz. Değirmende çekilen köftelik bulgur ile satırda dövülen kıyma, tuz ve pul biberi yoğurarak da köftenin dış kısmını hazırlıyoruz."

Özçelik, Elazığ'ın içli köftesinin biraz daha küçük yapıldığını, özelliğinin ise dış kısmının ince açılması olduğunu belirtti.

Başka illerde içli köftenin kızartılarak ikram edildiğini, Elazığ'da ise salçalı suda pişirildiğini anlatan Özçelik, "Elazığ zengin bir mutfağa sahip. Yüzyıl önce ninelerimiz yemeklerimizi nasıl yapmışsa biz de o şekilde yapmaya devam ediyoruz.” dedi.

Müşterilerden Muhammer Çorbacıoğlu (55) ise Elazığ'a gelen misafirlere en başta ikram edilecek yemeğin içli köfte olduğunu vurguladı.

Çorbacıoğlu, geçmişte her evde sıkça yapılan Harput köftenin, son yıllarda misafir geldiği zaman hazırlandığını söyledi.

MALZEMELERİN BESİN DEĞERİ YÜKSEK

Fırat Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kader Uğur, Harput köftede kullanılan malzemelerin besin değerinin yüksek olduğunu bildirdi.

"İçli köftede kullanılan ceviz, omega 3 bakımından zengin." diyen Uğur, kızartılması yerine kaynatılmasının da köftenin hafif olması bakımından önem taşıdığını dile getirdi.

Uğur, köftedeki bulgurun, düşük glisemik indeksi nedeniyle diğer karbonhidratlara göre daha masum olduğunu kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.