Tarih Kokan Şehir 'diyarbakır'

Birçok medeniyete beşiklik eden, tarihi ve kültürel yapılarıyla dikkati çeken Diyarbakır'ın Sur ilçesi, terör saldırılarının ardından devletin ilgili kurumlarınca yapılan yatırımlar ve restorasyon çalışmaları sayesinde yeniden canlanmaya başladı.

irçok medeniyete beşiklik eden, tarihi ve kültürel yapılarıyla dikkati çeken Diyarbakır'ın Sur ilçesi, terör saldırılarının ardından devletin ilgili kurumlarınca yapılan yatırımlar ve restorasyon çalışmaları sayesinde yeniden canlanmaya başladı.

Yüzyıllar boyunca aralarında Hurri Mitanniler, Asurlar, Urartular, Medler, Romalılar, Sasaniler, Bizanslar, Artuklular ve Akkoyunluların bulunduğu birçok medeniyete kucak açan Diyarbakır'da, PKK'lı teröristlere yönelik başarılı operasyonlarla huzur ve güven ortamının sağlanmasının ardından kente gelen yerli ve yabancı turist sayısında artış yaşandı.

Yıllarca terör olayları ile anılan kent, huzur ve güven ortamının sağlanması sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyarbakır Valiliği ve ilgili kurumların işbirliğiyle terör saldırıları sonucu zarar gören tarihi ve kültürel değerlerin bazıları restore edildi, bazılarında da çevre düzenlemesi yapılarak tarihi mekanlar daha görünür kılındı.

Kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin, özellikle 50 bin metrekareyi kapsayan ve her dönem yönetim merkezi olmuş alanda yer alan MS 2. yüzyıla ait St. George Kilisesi, Artuklu Hanı ile Cumhuriyet ve Osmanlı döneminin mimari özelliklerini yansıtan yapıların yer aldığı İçkale, 7 bin yıllık Keçi Burcu, tarihi Ongözlü Köprü, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan surları ve Hevsel Bahçeleri, Hasanpaşa Hanı, peygamber ve sahabe mezarları, İslam dünyasının 5. Harem-i Şerifi olarak nitelendirilen Ulu Cami ve 115 dönümlük alanda yapılan rekreasyon çalışmasının ardından daha görünür olan 27 şehit sahabenin de metfun olduğu Hz. Süleyman Cami ilk uğrak yerleri arasında bulunuyor.

Hz. Süleyman Camisi ve çevresinde yapılan düzenleme, hayata geçirilen Dicle Vadisi Projesi ve tarihi mekanlardaki restorasyon çalışması ile açığa çıkan tarihi yapılar, yerli ve yabancı ziyaretçilerin büyük beğenisini topluyor.

Adeta açık hava müzesini andıran, birçok medeniyete tanıklık etmiş tarih ve kültür kenti Diyarbakır'ı ziyaret edenler, geç saatlere kadar kafe ve dinlenme mekanlarında eğleniyor.

"DİYARBAKIR, DOĞU'NUN PARİS'İ"

İlk defa Diyarbakır'ı gezmek için Iğdır'dan geldiğini kaydeden Berfin Begtaş, özellikle Ongözlü Köprü'yü çok merak ettiğini, ziyaretinden çok memnun kaldığını söyledi.

"Kenti çok beğendim. Televizyonlarda anlatıldığı gibi değil, mükemmel bir yer. Dışarıda bakarak değil, gelip görüp öyle karar vermeleri lazım. Buradaki tarihi yerler çok güzel." diyen Begtaş, Diyarbakır'da görülmesi gereken birçok tarihi yapının bulunduğunu aktardı.

Begtaş, "Burası Doğu'nun en güzel yerlerinden biri, Diyarbakır Doğu'nun Paris'i. Ortaokuldayken ödev olarak Diyarbakır'ı araştırmıştım. Şimdi gelip gördükten sonra daha çok hoşuma gitti. Gelip görünce daha çok beğendim." dedi.

FRANSA'DAN DİYARBAKIR'A

Fransa'da yaşayan Yakup İpek ise Fransa'da doğup büyüdüğünü ancak düğününü memleketi olan Diyarbakır'da yapmak istediğini anlatarak, düğün fotoğrafları için de kentin tarihi mekanlarını tercih ettiklerini belirtti.

Eşinin Fransız olduğunu dile getiren İpek, "Eşim de Diyarbakır'a hayran kaldı. Ongözlü Köprü'de düğün fotoğraflarımızı çektik. Bütün tarihi mekanlar çok güzel." ifadelerini kullandı.

İstanbul'da yaşadığını anlatan Ercan Deniz de Diyarbakır'a geldiğinde arkadaşlarıyla tarihi mekanları gezdiğini, özellikle Ongözlü Köprü ve çevresinde yapılan dinlenme mekanlarını çok sevdiğini dile getirdi.

Deniz, "Burayı sevdiğimiz için geliyoruz. Mevki olarak, çok güzel aynı zamanda turistik bir bölge. Dicle Vadisi yapılmış, çok güzel olmuş. Diyarbakır her şeyiyle çok güzel." diye konuştu.

KENTE AŞIK OLDUM

Iğdır'dan arkadaşıyla gezmek için Diyarbakır'a geldiğini aktaran Dilek Doğruyol da şunları kaydetti:

"Çok harika tarihi bir şehir. Atalarımızın, peygamberlerin yaşadığı bir şehir. Onun verdiği manevi bir huzur var bu şehirde. Gezecek çok yer var. Kente resmen aşık oldum. Diyarbakır'ın her yerini gezdim. Keçi Burcu, Dört Ayaklı Minare, Hasanpaşa Hanı, zarar görmüşse de Sur yine harika bir yer. Diyarbakır, sanki sürekli terör olayları varmış gibi tanıtılıyor. Öyle bir yer değil. İnsanları çok samimi."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.