yaşamak

İki Şeye Çok İhtiyacımız Var!

İnsan yüksek ve yüce bir hayat yaşamak zorundadır. Çünkü ahsen-i takvim üzere yaratılmıştır. Yani aklî, hissî ve rûhî potansiyeli çok kuvvetlidir. Basit bir hayat yaşamak, “insan fıtratı içinde hayvana dönüşmek” Âdem’in evlâtlarına göre değildir... Yazar İdris Arpat'ın Altınoluk Dergisi'nde bu ay yayınlanan yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Ölmeyi İsteyen Sahabiye Peygamberimizin Cevabı

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yanı başında olan ve cennetle müjdelenen sahâbîlerden biri ölmeyi istediğini ifade edince Efendimiz de ona "hayatının uzun ve yaptıklarının iyi olması senin için daha hayırlıdır" diye dua ve niyazda bulunuyor. Bu uyarı bize uzun bir ömrün mü’mine verilmiş iyi bir fırsat olduğunu göstermektedir. Dertli ve çileli de olsa, uzun bir ömür sürmek kulun lehinedir. “Ne yapayım, Allah’dan geldi” diyerek başa gelen sıkıntılara katlanan, öte yandan ibadet ve tââtını elinden geldiği kadar yapmaya çalışan bir kimse Allah’ın rızâsını kazanabilir.

Çalışmak İbadettir

Müslüman, işimi nasıl çabuk bitirsem de başıboş kalsam diye bakmaz. Zaten bu onu rahatsız eder. Bedeni dursa da ruhu duramaz, yerinde kıpır kıpırdır. Müslüman ibadetten ibadete, çalışmaktan çalışmaya koşar.

Ailenin Önsözü

Hayat, yaşanılarak, en çok da görülerek öğrenilir. Çocuklar evlerin yansıması, âilelerinin önsözüdür. Önsözde olan ise, kitabın özetidir. Çocuklarımızı yetiştirirken her birinin “biricik” ve “tek” olduğunu unutmamak gerekmektedir.

Dünyada Cennete Nasıl Gireriz?

Ne yapmalı ki, ilâhî muhabbete basamak olacak bir âile hayatı kurabilmeli? Nelere dikkat etmeli ki, evlerimiz birer huzur ve saâdet cenneti olabilsin? Nasıl yaşamalı ki, tüm âilece hayat yolculuğumuz sonsuz vuslatta noktalansın? Nasıl temin edilmeli ki, dünyada gerçekleştirilecek bir saâdet, âhiret hayatında da devam etsin?!.

Neyin Peşindeyiz?

Her şeye taşıdığı değer kadar itibar edilmelidir. Geçici olanın sevgisi de geçicidir. Allah ise Hayy (diri), Kayyûm (her şeyi görüp gözeten) ve lâ yemût (ölümsüz)dür. Gözü ve gönlü Bâki olana çevirmek, hep O’nun rızasını gözetmek en akıllı iştir. Kalıcı olanın peşinde koşmak yorgunluk ve pişmanlık getirmez.

İslam 'yaşayan Bilgi'yi İstiyor!

İlim öğrenmek ve onunla amel etmek her Müslümanın vazifesidir. Bu anlamda alimlerin ve hocaların da büyük mesuliyeti vardır.

Kur'ân Dinlerken Hizmet Şehidi Oldu

Hayat denilen, imtihan günlerinin herhangi bir sabahına uyandık. Abdestimizi aldık, kahvaltımızı yaptık. Aracımıza bindik; “Âyete’l-Kürsî”lerimizi, günlük virdlerimizi okuyarak hizmet mekânımıza doğru yola çıktık. Yaklaşık yirmi dakika sonra, her biri hizmet eri olan dostlarımızla selâmlaştık. Öğretmenler odasında zilin çalmasını beklerken arkadaşlarımızla her zamanki gibi hasbihâl ediyorduk.

Bu 'son Namaz'ınız Olsa!..

Güneşin önce kızıl bir renge bürünüp sonra hızlıca gözden kaybolması gibi, her başlangıcın bir sonu vardır. Kimi zaman hazin, kimi zaman sevinçli, kimi zaman belli-belirsiz duygularla… Ama hayat, pek çok başlangıç ile pek çok sonun yaşandığı girift hadiseler sahnesidir. Böyle bir hengâmeden, insanın aradığı tek bir şey var; huzur…

Herkes Kendi İç Yolculuğunu Yaşamalı!

"İnsan, Cenâb-ı Hak’tan samimiyet ve ısrarla isterse, Allah ona cevap verir." diyor Barihudâ Tanrıkorur ve hidayet öyküsünü bizlerle paylaşıyor.  Jamaika'dan Mevlana şehri Konya'ya uzanan bir ömürlük, ibretlik gerçek bir hikaye...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.