veliler

Veliler Örüyor Çocuklar Gülüyor

Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki bir anaokulu öğretmenin başlattığı ve kadınların da destek verdiği proje sayesinde yardıma muhtaç öğrencilerin yüzü gülüyor.

Allah'ın Değer Verdiği Kimseler

Basit görünüşlü kimselerin arasında, Allah’ın değer verdiği iyi insanlar bulunduğu unutulmamalıdır. İnsanların yanında böylesine değersiz olan bu kimseler içinde Allah’ın veli kulları vardır. Allah Teâlâ onları çok sever ve bir dediklerini iki etmez.

Manevi Yola Girenlerde Ne Aranır?

Mânevî yola talip olanlarda evvelâ; dürüstlük, tevâzû, engin gönül, mülâye­met, geçimlilik, ihlâs ve istikâmet aranır. İkinci olarak da; gayret, samîmiyet, fe­dakârlık aranır.

Fatih Sultan Mehmet'in Yüzüne Hiç Bakmadı

Fatih Sultan Mehmet, velîlerin ziyâretlerinde büyük bir huzur bulur, onların feyz ve berekâtından gönlü vecd ile dolup taşardı. Bir gün, zamanının evliyâlarından Şeyh Ebû’l-Vefâ Hazretleri’ni ziyârete gitti ama kapı kapalıydı. Bir başka zaman tekrar kapısına gitti yine kapı kapalıydı. İçeri gönderdiği yaverinden niye huzura kabul edilmediğini öğrenerek geri dönmek zorunda kaldı. Tekkeden içeri giremeyen Fatih Sultan Mehmet, ömrü hayatında bir kez bile olsun Ebû’l-Vefâ Hazretleri’ni göremedi.

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi Kimdir?

Nakşibendî-Hâlidî şeyhlerinden, âlim ve mutasavvıf Ahmed Ziayeddin Gümüşhanevi Hazretlerinin hayatı...

Gerçek Bir Vefa Örneği: "sahibü'l Vefa"

Mûsâ Efendi Hazretleri, sayısız güzel vasıfları üzerinde taşıyan “Muhammediyyü’l-meşreb” büyük bir Allah dostu idi. Ancak ondaki vefâ duygusu bir başka idi. Bu sebeple ehl-i hikmet ona “Sâhibü’l-Vefâ” sıfatını lâyık görmüştür.

Allah'ın Sekînet İndirdiği Kalpler

Sekînet sözlükte “vakar, huzur ve emniyet” diye tarif edilirken ‘peygamberlerle Allah’ın velî kullarının kalplerine iner’ diye not düşülmüş. Herhalde bu bir sınırlama değil, değerini bildirmedir. Çünkü onların izinden yürümeye ve hâlleriyle hâllenmeye, hiç bir zaman olmadığı kadar ihtiyacımız var.

Hakikate Âşinâ Olanlar Sözün Yularını Çekerler

Allâh’ın murâdı, dünyanın tamamıyla harap olması, ehl-i dünyanın tamamen ehl-i âhiret olması değildir. Kıyâmete kadar halkın kiminin sâlih, kiminin fâsık, kiminin uyanık, kiminin gâfil olması, ilâhî hikmet gereğidir. Bu sebeple hakikatin hikmetine âşinâ olanlar, bu konuda sözün yularını çekerler.

Örnek Şahsiyet Nasıl Olunur?

Hakk’a dâvet hizmetinde bulunurken tesirli söz söyleyebilmek ve hayırlı bir netîce elde edebilmek için, her şeyden evvel örnek bir karakter ve şahsiyet sergilemek lâzımdır. Zîrâ yaşanmayan ve örnek davranışlarla misallendirilmeyen hakîkatler, kuvveden fiile çıkma imkânı bulamaz.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.