vakıf insan

Sevabı Kesilmeyen Üç Amel

Vakıf, Yaratan’dan ötürü yaratılmışlara merhamet, şefkat ve sevginin bir tezâhürü olan infâkın devamlılık arz ederek müesseseleşmesidir. Bu da bir malın Allâh’a adanmasını, yâni temlik ve temellükten[1] men olunarak, ebediyyen mânevî bir gâye için kullanılmasını ifâde eder. Gâye ise, bütün mahlûkâtın muhtaç olanlarına cömertçe ikramda bulunmak, şefkat ve merhametle yaklaşarak, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanabilmektir.

Dava Adamı, Vakıf İnsan Abdullah Tivnikli

Hayırseverliğiyle biline işadamı Abdullah Tivnikli kanser tedavisi gördüğü hastanede 6 Kasım günü vefat etti. Türkiye’de yaptığı işlerle önemli roller üstlenen, kazandıklarıyla cami, okul ve yurtlar yaptıran Abdullah Tivnikli’yi İstanbul Müftüsü Prof. Hasan Kamil Yılmaz anlattı.

Kesintisiz Hayır Çeşmesi

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 4 Mayıs 2018 tarihinde tüm Türkiye'deki camilerde okunan Cuma hutbesinin konusu "Kesintisiz Hayır Çeşmesi Vakıflar" oldu.

İslam Medeniyetinde 'vakıf İnsanlar'

Her medeniyet, kendi insan tipini vücûda getirir. O insan tipi de, mensup olduğu medeniyetin sıfat ve karakterleriyle âhenk arz eder. İslâm medeniyetinin inşâ ettiği insan şahsiyetinin zirvesi ise; gönüllerini bütün mahlûkâtı şefkatle kucaklayan bir rahmet dergâhı hâline getirmiş olan “vakıf insan”lardır.

İnsanı Yetiştiren İlgi

Yetiştiren ilgi, nitelikli ve devamlı olan ilgidir. Allah’ın bir kulunu -kişisel bir hesap uğruna değil de dâvâ ve o kul adına- sırf Allah rızası için gündemine almak, koca bir yürek ister. Hesâbî değil hasbî bir dâvâ ufuk ister. Gökkubbenin altında böyleleri nadirdir. Bunlar, insan fidelerini çınarlaştıran usta bahçivanlardır. Bunların eline düşmek, büyük bir nasiptir.

Mü'minin Unutmaması Gereken İki Şey!

Gerçek bir mü’min, diğergâm insandır. Kendi kurtuluş beraatini alabilmenin, başkalarının da kurtuluşu için hizmet ve gayret etmekten geçtiğini bilen insandır. Zira sırf kendi menfaatini düşünen, kaba, hodgâm, bencil ve cimri bir insan tipini Rabbimiz reddediyor.

Her İnsan Bir Devlet Olursa

Öyle insanlar gelmiştir ki bu cihâna, tek başına bir devlet gibi yardım vazifesi görmüştür. Kimdir vakıf insan; Malını ve canını, yâni sâhip olduğu her şeyi Allâh yolunda cömertçe bezleden güzel insan…

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.