ümmetçilik

Ümmetin Suskunluğu

İslâm ümmetinin selâmet ve huzuru, dışarıdan değil içeriden sağlanacaktır. “Ey iman edenler, siz kendi üzerinize yoğunlaşın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapıtan size zarar veremez” (Mâide Sûresi, 105) ilâhî fermanı, bize bu hakikati ilan eder.

Ümmeti Gözetmek

Hadis ve sünnete yönelik hiç de dost olmayan düşünce ve eleştirileri dillendirmekten vahşi bir zevk alan kasıtlı kimseler ve anlaşılmaz bir körlükle bu akıma kapılıp şakşakçılık eden gafiller, -iddialarının aksine- kimlerin ne tür emellerine zemin hazırladıklarını hatta hizmet ettiklerini görmelidirler. Aksi halde Ümmet ufkunda gelişecek kutsallara yönelik tüm olumsuz girişimlerin sebebi ve şakşakçısı olmaktan kurtulamayacaklardır.

Ümmeti Birleştirecek Adım

“Ben Müslümanlardanım” ikrarı, ümmet fertleri için etnik ve her terlü gurupsal farklılıkların üstünde ve önünde “buluşma noktası”dır. Önemli olan bu noktadaki birlikteliği, bir başka ifade ile din kardeşliğini öteki beraberliklerin de ancak kendisiyle anlam ve değer kazandığı asıl fazilet ve gerçek olarak içselleştirip öylece yaşamaya çalışmaktır. Ümmet olarak bütünleşmenin başlangıç adımı ve yapısal özelliği bu olsa gerektir.

Müslüman Azınlıkların İlk Zirvesi

103 ülkeden 211 temsilcinin katıldığı “Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi”, Müslümanların temel hak ve özgürlüklerinin, sorunlarının ve işbirliği imkânlarının ele alındığı ilk zirve olması sebebiyle önem arz ediyor.

Hazreti Ali'yi En Çok Sevindiren İki Nimet

Hazret-i Ali'yi (r.a.), hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemediği iki nimet...

İslam Toplumu Nasıl Yükselir?

Müslümanların tekrar nasıl terakkî edebilecek? Müslümanlar nasıl yükselir? Müslümanların yükselişi nasıl olacak? Es‘ad Erbili Hazretleri, Müslümanların tekrar nasıl terakkî edebileceğini açıklıyor.

Müminler Ancak Kardeştir

Dr. Adem Ergül, "Müminler kardeştir ve tek bir ümmettir." başlıklı konuyu anlatıyor...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.