toprak

İbret ve Hikmet Tabloları

Tekâmül etmiş bir kalp için mikrodan makroya her şey, ilâhî azamet tecellîleri ve kudret akışlarının bir ibret ve hikmet sergisi durumundadır… Her insan bu sergiyi gezme, görme ve tefekkür etme hakkına sahiptir. Bizleri bu teffürden alıkoyan nedir?

Dünyaya İbret Gözüyle Bakanlar

Dünyaya ibret gözüyle bakanlardan olmak ister misiniz? 

Akıllara Durgunluk Veren Kudret Akışları

Kalp îman ve istikâmet üzereyse, zâten bu kâinat kitabında gördüğü her varlık, ona Yaratan’ının kudret ve azametini hatırlatır. Güneş, Ay, yıldızlar, atmosfer, hava, toprak, su, nebâtat, hayvanat, velhâsıl bütün varlıklar, hâl lisânıyla konuşur.

Toprağın Mânevî Özellikleri

Toprağın mânevî özellikleri nelerdir? İnsan ne ile yaratıldı ve yine nereye dönecek? Toprak gibi olmak deyimi bizlere neyi çağrıştırıyor? İnsan ve toprak...

Topraktaki Müthiş Sır

Canlı-cansız bütün varlıkların, vücûd cevheri itibariyle aslı “toprak”tır. Toprağın değişerek şekilden şekile bürünmesi, canlıları vücûda getirir.

İlahi Aşk Nasıl Başlar?

“Cesedi yakmadan, ilâhî aşk ve muhabbet lezzetlerine vâsıl olmak mümkün değildir.” (c.1, 22) Mesnevî'de geçen bu sözle Hazreti Mevlânâ bize neyi anlatıyor?

Allah'ın Aşikar Olan Gizli Hazinesi

Hazreti Mevlânâ Mesnevî'de şöyle diyor: “Ey oğul! Bütün dünyâyı, ağzına kadar ilimle, güzellikle dolu bir testi bil. Fakat bilesin ki, bu ilim ve güzellik, zuhuru zâtının muktezâsı olan ve zuhur etmemesine imkân bulunmayan Allâh’ın Dicle’sinden bir katredir. O gizli bir hazîneydi. Marifetine muhabbet etti. Böylece o hazîne, pek dolu olduğundan yarıldı, kendisini izhâr etti. Toprağı, göklerden daha parlak bir hâle getirdi. Gizli bir hazîneyken coştu; toprağı, atlas giyen bir sultan hâline getirdi.” (c.1, 2860-2863) 

İlahi Aşkla Göklere Yükseldi

Hazreti Mevlânâ, ilahi aşk sayesinde nasıl göklere yolculuk yapıldığını anlatıyor.

Bütün İnsanığın İhtiyacı!

İslami ve insani olanı öldürmek değil, yaşatmaktır. Haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek, bir insanın yaşamasını sağlamak ise bütün insanları yaşatmak gibidir. Harple, şiddet ve baskıyla bir müddet bedenlere hükmedilebilir fakat kafa ve gönüllere asla hükmedilemez. Asıl fetih toprak fethi değil gönül fethidir. Daimi bir barış ve huzur ortamı ancak bu şekilde sağlanır.

Anzaklı Ömer'in Hikâyesi

Çanakkale destanının yıllar sonra ortaya çıkan hikmet ve ibret dolu, bereketli bir neticesi olan hâdise.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.