Şeyh Sâdî

Hayat Kurtaran İlim

İlmin hakîkati, yaşanmasıyla ortaya çıkar. Bildiklerini tatbik etmeyen âlim, “kitap yüklü merkep” misâli, mânâsız bir hamallık yapar. İlim, kişiyi Hakk’a, hakîkate, takvâya, sâlih amellere sevk ediyorsa ilimdir. Yoksa Şeytan’da da ilim vardı, Kârun da ilim sahibiydi. Fakat ilim, benliklerini palazlandırıp onları dehşetli bir kibir ve gurura sürüklemişti.

Kibir ve Gururun Zararları

Kibir ve gururun zararları nelerdir?

İnsanlarla İlişkileriniz Nasıl Olmalı?

Müʼmin; kibirden kaçınarak vakârı koruyabilmek, lâubâlîlikten sakınarak samimiyeti muhafaza etmek, zillete düşmeden mütevâzı olabilmek sûretiyle, bu husûsiyetlerin hudutlarını iyi tayin edebilirse huzur bulur. Şâyet bunlar arasındaki hassas dengeyi koruyamazsa, hüsrandan kurtulamaz.

Kapına Gelen Yoksulu Kovma!

İnfâk eden kimse, infâkı alan kimseye karşı derin bir teşekkür hissiyâtı içinde olmalıdır. Zira bu sâyede kendisi mes’ûliyetten kurtulup, niyeti ölçüsünde büyük bir ecre nâil olmaktadır.

Fakirler Dertlerini Onlara Açarlar

Muhtâcın bize gelip de ihtiyacını arz etmesini, Hakk’ın bize husûsî bir lûtfu olarak telâkkî etmek ve bunu Hakk’a kulluk şerefi bilmek gerekir.

Ahde Vefâ Nedir?

Muhabbet, dostluk ve bağlılıkta sebat, ahde riâyet ve verilen sözde durmak demek olan vefâ, İslâmî şiarlardan biri ve belki de en ehemmiyetlisidir. Çünkü her insan, imtihan edilmek üzere geldiği bu dünyâda, ruhlar âleminde vermiş olduğu söze sadâkatini ispât ettiği taktirde, hayatını mü’min olarak yaşar.

Öfke İle İlgili İbretlik Bir Hadise

Şeyh Sâdî buyurur: “Senin boyunduruğun altında, emrine tâbî ve hizmetine âmâde köleye lüzumsuz yere ve haddinden fazla öfkelenme. Sen de haddini bil ve aşırı gitme! Zira mahşer günü köle âzâd olur, serbest bırakılır ve onun efendisi olan sen zincire vurulursan, bu senin için en büyük rezilliktir…”

Allah'ın Yeminlerini Boşa Çıkarmayacağı Kimseler

Şeyh Sâdî buyurur: “Düşman gözüyle bakılırsa, hüner ve mârifet bile bir ayıp olarak görülür. Dünyaʼyı aydınlatan Güneş, yarasanın gözüne çirkin gelir. Biri, birisini sevmez ve ona sevmeyerek bakarsa, o, Hazret-i Yûsuf gibi güzel de olsa gözüne çirkin görünür. Lâkin sevgi gözüyle bakarsa, ifrit ve şeytan bile gözüne melek gibi görünür.”

Kusurları Örtmek ve Ayıp Araştırmamak

İnsanların ayıplarını araştırmamak, hattâ tesâdüfen görülen ayıp ve kabahatleri dahî setretmek, yani örtmek, her mü’minin, beşerî münâsebetlerinde dikkat etmesi gereken mühim bir husustur.

Tebessüm Etmek Sadakadır

Tebessüm etmek sadakadır. Günlük hayatımızda yüzümüzde tebessüm, dilimizde tatlılık olsun.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.