şeyh sadi hazretleri

Hakîkî Güzel Nasıl Bulunur?

Göz, gönle bir gözlük mesâbesindedir ve asıl gören gönüldür.

Onlara Hayat Neden Zor?

Nasıl ki ekip-dikme mevsiminde rehâvete kapılarak tembellik eden bir çiftçinin ambarı boş kalırsa, dünya tarlasında hayır-hasenat ve amel-i sâlih tohumu ekmeyenler de, âhirette saâdet mahsulü biçemezler.

Felâketlerin Sebebi

Nefsânî ihtiraslar, kalp gözünü perdeleyerek insanın hem dünyasına hem de âhiretine zehir saçar.

İnsanın En Büyük İki Düşmanı

Nefs ve şeytan, hak yoldan saptırmak, günah ve isyanlara sürüklemek için bir müʼmini kandıramayınca, taktik değiştirerek bu defa sûret-i haktan görünürler.

Şehvet Nedir?

Hayatımızı kendimiz için bir ebedî azap değil de sonsuz bir saâdet sermayesi kılabilmemiz için en başta nefislerimizin aşırı arzularına dur diyebilecek bir sabır ve dirâyeti son nefese kadar elden bırakmamak îcâb eder.

Nelerden Hesaba Çekileceğiz?

Âhirette bütün amellerimizden, dünyada yararlandığımız nîmetler­den, konuşmamız gerektiği yerdeki susmalarımızdan, susmamız gerektiği yerdeki konuşmalarımızdan, bütün yapıp ettiklerimizden, ibadet ve hayırlarımızın ne kadar hâlisâne, ne kadar riyâ ve başka niyetlerle karışık olduğundan hep hesâba çekileceğiz. Orada iç dünyamızı ve hâlimizi en net şekliyle seyredeceğiz.

Sultan 1. Ahmet'in Hediyesi

Câhil ve görgüsüz kimselerin, ârif ve olgun kimseler hakkındaki ileri-geri konuşmaları, o zâtların kıymetinden bir şey kaybettirmez.

İnsanın Gönül Yapısı Nasıldır?

Allah Teâlâ, her insanın iç dünyasını birbirinden farklı yaratmıştır. Bu sebeple topluluğun bulunduğu yerde görüş farkının vukû bulması gâyet tabiîdir.

Nîimetin Bedeli Nedir?

Bir muvaffakıyetin değeri, ona ulaşmak için katlanılan güçlükler nisbetindedir.

Rabbine Böyle Dön!

Bir müʼmin, nîmetlere nâil olduğunda şımarıp azgınlaşmamalı, bilâkis Allah için infâk ederek fiilî şükrünü, Allâhʼı zikrederek de kavlî şükrünü îfâ etmelidir.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.