Suya Düşen Telefon Ne Yapılır

Sıvı teması nedeniyle oluşan arızalara karşı cep telefonunun pirinç dolu tabak içinde bekletilmesi öneriliyor.

İnternet kullanımıyla beraber, yaşanan her anı fotoğraflayarak sosyal medyada paylaşma isteğiyle hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen cep telefonları, yaz aylarında en çok sıvı temasından hasar görüyor.

Kullanıcı kaynaklı hatalara karşı cep telefonlarını güvence altına alan özel bir firmanın bu yılın Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları hasar bildirim verilerine göre, bu dönemde sıvı teması hasar bildirimlerinde diğer aylara göre yüzde 80 oranında artış yaşandı.

Yaz aylarında en çok "Denizde/havuzda fotoğraf çekerken telefonum suya düştü", "Şortumun cebinde telefonumu unuttum, denize girdim""Şezlongda güneşe maruz kaldı", "Kurulanırken telefonuma su sıçradı", "Dalga geldi, telefonum ıslandı" şeklinde kaza bildirimleri alınıyor.

TELEFONU PARÇALARA AYIRIN VE PİRİNÇ DOLU TABAĞA KOYUN

Firmanın Genel Müdürü Tayfun Gülgeç, şort cebinde unutulan cep telefonlarının kullanıcıların bütçesini sarstığını belirtti. Gülgeç’e göre cep telefonları denize ya da havuza düşen kullanıcıların ilk olarak şunları yapması gerekiyor:

  1. Önce telefonunuzu kapatın. Telefon suya düştükten sonra kapatılmadan geçen üç, beş saniyelik gecikme bile çok önemli. Bu yüzden en kısa sürede telefonun sudan çıkarılarak, kapatılması gerekir.
  2. Daha sonra telefonunuzu parçalara ayırın. Telefon içindeki SD kart, SIM kartı ve bataryayı çıkararak, kurumaya bırakın.
  3. Telefonun parçalara ayrılabilen tüm kısımlarının kuruması için havayla temas etmesini sağlayın ve üzerindeki sıvıyı vakumlayın. Telefonun kulaklık girişi, şarj ve kart yuvaları gibi deliklerindeki suyu ağzınızla da vakumlayabilirsiniz.

Gülgeç, ısıyla çalışan aletlerin cep telefonunu kurutmada işe yaramayacağını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bu yüzden saç kurutma makinesini bir kenara bırakın ve cihazınızı pirinç dolu tabak içinde 48 saat bekletin. Telefonunuzu tabaktan çıkardıktan sonra eğer hala nemliyse bir bezle silin. Nemlenme telefonun içindeyse cihazı tekrar pirinç dolu tabağa koyup 24 saat daha bekleyin. Cihaz tamamen kurumuşsa, telefonu açın. Şansınız varsa, telefonunuz yeniden çalışacaktır."

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.