Süt Dişiyle Doğal Diş Tedavisi

Yakın Doğu Üniversitesi Deneysel Araştırma Merkezi (DESAM) Hücre ve Kültür Laboratuarı’nda ilk kez düşme zamanı gelmiş süt dişlerinden elde edilen kök hücrelerin, vücutta kemik, kıkırdak, kas, sinir hücre ve dokularına dönüşebilme potansiyeline sahip olduğu ve bu kök hücrelerle kayıp dişlerin tedavisinin yapılabileceği belirlendi.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Poli Laktik Asit Bazlı Yapı İskelelerinin Süt Dişi Kök Hücrelerindeki Osteojenik İndüksiyonlarının Üç Boyutlu Değerlendirilmesi”projesi sonuçlarının uluslararası “Iranian Red Crescent Medical Journal” isimli tıp dergisinde yayınlandığı bildirildi.

İnterdisipliner olarak gerçekleştirilenprojede, Yakın Doğu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Serap Çetiner ve Dr. Aylin İslam, DESAM Kurucu Üyelerinden Prof. Dr. Seda Vatansever ve Yakın Doğu Üniversitesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. Emil Mammadov yer aldı.

Proje kapmasında, süt dişlerinden elde edilen kök hücrelerin 3D Laboratuarları’nda üretimleri gerçekleştirilen üç boyutlu yapı iskeleleri ile birlikte kullanımlarının incelendiği belirtildi.

KÖK HÜCRE YÖNTEMİ TEDAVİSİ

Kaybedilen dişlere kök hücre yöntemiyle tedavi geliştiriliyor…

Prof. Dr. Seda Vatansever, Prof. Dr. Serap Çetiner ve Dr. Aylin İslam yaptıkları ortak açıklamalarında, ağız sağlığı sorunlarının dünya genelinde hızlı yayılımı ve bu duruma cevap niteliğinde; insan vücudunun doku hasarları karşısında, tamir (rejenerasyon) sağlanabileceği öngörülen biyolojik mekanizmalara ilginin arttığını ve Diş Hekimliği’ nde zarar gören dişlerin kendilerini tamir edebilme eğilimli tedavi arayışlarının başladığını belirttiler.

Ortak açıklamada, ek olarak düşme zamanı gelmiş, tıbbi atık olarak değerlendirilen süt dişlerinden elde edilen kök hücrelerin, yüksek / hızlı çoğalabilme kabiliyetleri ile çeşitli hücre tiplerine (kemik hücresi, kıkırdak hücresi, sinir hücresi vb.) farklılaşabilme potansiyellerine sahip oluşlarının; son yıllarda bu hücreleri gündeme getirdiği bildirildi.

Projenin bir diğer aşaması olan biyomedikal mühendislik aşamasında görev alan Yrd. Doç. Dr. Emil Mammadov ise,üç boyutlu (3D) yazıcılarda kullanılan teknolojiler ile yaratılan günümüz olanaklarının; hızlı bir şekilde Rejeneratif Diş Hekimliği Alanı’ na adapte edilerek, ağız-diş-yüz bölgesinde gerek görülen iyileşme için doku mühendisliği alanında kullanıma geçirildiği açıklanmasında bulundu.

DİŞ TEDAVİSİNDE MÜTHİŞ BULUŞ

Kök hücrelerin üç boyutlu üretilen yapay ortamda hayatta kalabildiği ve kemik hücrelerinde farklılaşabildiği görüntülendi.

Proje kapsamında yer alan araştırmacılar tarafından çalışma sonuçlarında; ‘Yakın Doğu Üniversitesi içerisinde ilk kez DESAM Hücre ve Kültür Laboratuvarı’ nda izolasyonlarını sağlamayı başarılan süt dişi kaynaklı kök hücrelerin; doku mühendisliği ile üretilmiş üç boyutlu yapı iskeleleri üzerinde hayatta kalabilme, iskele yüzeylerine yapışabilme, çoğalabilme ve bu üç boyutlu alanda kemik hücrelerine farklılaşabildikleri başarıyla gösterildi.

Doku mühendisliği alanı ile interdisipliner bir yaklaşım sergilenerek; diş dokularına uygun olarak üretilen üç boyutlu yapılar, elde edilen kök hücrelerin hücresel aktivitelerini ve bu hücrelerin birbirleri arası haberleşmelerini sağlayarak, hasar görmüş alanın doğal mikroçevresini taklit edebilen bir platform olarak rol oynadığı ifade edildi.

Süt dişi kaynaklı kök hücre ve üç boyutlu yapı iskele kombinasyonlarının kullanımlarının değerlendirildiği bu ilk projede, Doku Mühendisliği ve Rejeneratif Diş Hekimliği alanlarında ‘özellikle çekimi düşünülen sert doku kayıplı dişlerin geri dönüşümlerini sağlayarak hem çene kemiklerinde hem de dişlerin sinirlerinde meydana gelen harabiyetin doğal yollarla iyileştirilebileceği’ bir tedavi seçeneği olarakkullanabilecekleri vurgulandı.

Süt dişi kök hücre bankasının hayata geçirileceği sinyalleri verildi

Düşme zamanı gelmiş süt dişlerinden elde edilen kök hücrelerin doku mühendisliği alanı ile kombine olarak kullanılarak, yakın gelecekte DESAM ile ortak işbirliği içerisinde projelendirilerek hayata geçirilmesi planlanan süt dişi kök hücre bankası’ nın ilk temellerinin atılmış olduğu duyuruldu.

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.