Suriyeli Lokantacıdan Yoksullara Ücretsiz Yemek

Suriyeli Şerif Burghleh, camına Arapça, Farsça ve Türkçe "Parası olmayan bedava yemek yiyebilir." yazısını astığı Zeytinburnu'ndaki lokantasında, günde 10-15 ihtiyaç sahibine ücretsiz yemek veriyor.

Suriye'deki iç savaşın ardından ülkesini terk etmek zorunda kalan 45 yaşındaki Şerif Burghleh, eşi ve 5 çocuğuyla Türkiye'ye geldi. Şam'da ticaretle uğraşan ve maddi durumu iyi olan Burghleh, önce Bursa'ya taşındı ve turizmle meşgul oldu, ardından İstanbul'a yerleşti.

Çocuklarından ikisini Karabük'te üniversitede, diğerlerini İstanbul'da okutan Şerif Burghleh, Zeytinburnu'nda fakir fukaraya da bir nevi aşevi olarak hizmet veren bir lokanta açtı.

Şerif Burghleh, Merv Caddesi'ndeki "Al Rawabi" adlı mütevazı lokantasında, AA muhabirine böyle bir işe nasıl başladığını, bu fikrin nasıl ortaya çıktığını anlattı.

BURAYA GELEN İHTİYAÇ SAHİPLERİ SAVAŞ MAĞDURU İNSANLAR

"Yardıma muhtaç insanlar için ne yapabilirim?" sorusuyla yola çıktığını belirten Burghleh, İstanbul'a taşındıktan sonra bu amaçla lokanta açmaya karar verdiğini söyledi.

Burghleh, mesleği öğrenmek için kurslara gittiğini, gerekli sertifikaları aldığını ifade ederek, "Burada ağırlıkta Suriyeliler ve savaştan kaçıp gelen Afganlar, Pakistanlılar, Tacikler olduğu için böyle bir yer açtım. Üzerinde düşünerek yaptığım bir iş." diye konuştu.

GÜNDE 10-15 KİŞİ GELİP ÜCRETSİZ YEMEK YİYOR

Lokantada 5 kişi çalıştığını, dördünün Suriyeli, birinin de Afgan olduğunu belirten Şerif Burghleh, şöyle devam etti:

"Böyle bir uygulama fikri şöyle ortaya çıktı, dilenciler geliyordu ama 'Param yok.' demeye utanıyorlardı. Sonra ben de lokantanın camına Arapça, Farsça ve Türkçe 'Parası olmayan kişiler gelip bedava yemek yiyebilirler.' dövizini astım. Normal müşteriye ne veriyorsak, ihtiyaç sahibi kişilere de onu ikram ediyoruz. Bunu yaparken de zararımız olmuyor. Yine karlı, kazançlı çıkıyorum. Buraya gelen ihtiyaç sahipleri ağırlıklı olarak savaş mağduru insanlar. Suriye, Irak, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Türkistan, Türk, Kürt her kesimden gelen var."

Suriyeli Şerif Burghleh, günde ortalama 10-15 ihtiyaç sahibinin lokantada ücretsiz yemek yediğini dile getirerek, "Bazıları da belki utandığı için burada yemek yemiyor, alıp gidiyor. Bazı aileler de utandığı için çocuklarını gönderiyor, çocuklara veriyoruz, onlar eve götürüyor. Dilenciler ve sokakta yaşayanlar da burada yemek yiyor, elimizden geldiğince onlara yardımcı oluyoruz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.