Suriyeli Çocuklara Gönüllü Öğretmenlik Yapıyor

Ülkesindeki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınan eczacı Hamso, Gaziantep'te öğrencilerin geleceği için gönüllü eğitim veriyor.

İç savaştan önce Halep'te eczacılık yapan 26 yaşındaki Nur Hamso, iç savaşın başlamasının ardından tüm mal varlığını ülkesinde bırakıp Türkiye'ye sığındı.

Gaziantep'e gelen ve Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Ensar Toplum Merkezi'nde gönüllü öğretmenlik yapmaya başlayan Hamso, Türk çocuklarına Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersi veriyor, Suriyeli ilkokul çağındaki öğrencileri yetiştiriyor.

SURİYE'DE KALMAYA DAYANAMADIK

Ülkesine döneceği günün özlemiyle yaşayan Hamso, Gaziantep'e gelmeden önce Suriye'nin Halep kentinde eczacı olarak çalıştığını belirtti.

Suriye'de savaş başladıktan sonra kentte kalmayı düşündüğünü ancak çok zorluklar yaşadığını dile getiren Hamso, "Varil bombaları ve füzeler çok fazla geliyordu. Halep'te maddi durumumuz çok iyiydi. Savaş başladıktan sonra kimsenin maddi durumu kalmadı. Kalmaya dayanamadık. O dönemde anne ve babam ile kardeşlerimi kaybettim. Bir süre Suriye'de kaldıktan sonra ailemin Türkiye'de olduğunu öğrenince küçük kardeşimle birlikte Gaziantep'e geldim." dedi.

ÇOCUKLARIN GELECEĞİ KAYBOLMASIN DİYE GÖNÜLLÜ ÖĞRETMEN OLDUM

Hamso, kente geldikten bir süre sonra Ensar Toplum Merkezi'nde gönüllü öğretmenlik yapmaya başladığını ifade ederek şöyle konuştu:

"Benim geleceğim kayboldu ama buradaki çocukların geleceği kaybolmasın diye gönüllü öğretmen oldum. Onların geleceği kaybolursa çok kötü olur. Buradaki Suriyeli çocuklar bir savaş ortamından buraya geldiler. Burada daha güzel imkanlarda yaşıyorlar. Okulları ve evleri burada. Buradaki öğrencilerimden biri yanıma gelip 'Annemi kaybettim' diyor. Biz de onlara elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. İnşallah Suriye'ye dönmeyi düşünüyorum ama burada kaldığımız sürece zamanımızı heder etmek istemiyorum. Bu öğrencileri yetiştirmeliyiz. Her şeyin bilincinde olmalarını istiyoruz. Burada bu imkanları bize sağlayan Türkiye'ye, Büyükşehir Belediyesine ve Ensar Toplum Merkezi'ne çok teşekkür ediyorum."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.