Suriye’deki Çadır Kentlerde Kış Mevsimi Zor Geçiyor

Suriye’nin İdlib kırsalındaki Atme Kamplar Bölgesi’nde yaşayan sığınmacılar, kış mevsiminin çetin şartları sebebiyle sıkıntılı günler yaşarken, mevsim yağmurları çadır kentteki hayatı daha da zorlaştırıyor. Kamptaki çocuklar, her şeye rağmen günlerini oyun oynayarak geçiriyor.

Halep’in doğusundan tahliye edilen Suriyeliler, İdlib kentinde sığındıkları çadır kentlerde kış mevsiminin zor şartlarıyla mücadele ediyor.

Suriye’nin kuzeyindeki Halep’te 22 Aralık’ta tamamlanan tahliyeler sırasında kentten ayrılan 300 aile İdlib’in Kamune bölgesinde kurulan çadır kentlere sığındı. Burada kış mevsiminin zorlu şartlarıyla mücadele eden Suriyeliler, yardım kurumlarının ve hayırseverlerin desteğiyle hayata tutunuyor.

Başta Türk Kızılayı olmak üzere Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı gibi birçok sivil toplum kuruluşu İdlib’teki mazlumların yaralarını sarmaya çalışıyor.

Suriyeliler, kış mevsiminin çetin şartları sebebiyle sıkıntılı günler yaşarken, mevsim yağmurlarının da altyapısı olmadığı için çadır kentte hayatı daha da zorlaştırdığı görülüyor.

ÇOCUKLAR ÇAMURDA OYNARKEN BİLE TEBESSÜM EDİYOR

Kamune çadır kenti sakinlerinden Suriyeli Muhenned Raşid, yaşadıkları zorlukları anlattı.

Halep merkezinin doğusundan tahliye edilen ailelerden biri olduklarını söyleyen Raşid, “Halep’te başımıza her gün bombalar yağıyordu. Oradan çıktığımıza hala inanamıyoruz. Çıktığımız Halep'e geri döneceğiz, inşallah.” dedi.

“Tüm olumsuzluklara rağmen burada hayatta kalmaya çalışıyoruz” diyen Raşid, hayır kurumlarının yardımlarıyla hayata tutunduklarını ifade etti. Raşid, altyapı olmaması nedeniyle yağmur sularının sebep olduğu çamurun yürümeyi zorlaştırdığını, yağışlı havalarda çok sayıda çadırın da su aldığını söyledi.

“SOĞUKTA HALA YAZLIK GİYSİLER VE TERLİK GİYİYOR”

Çadır kentte yaşayanların özellikle de çocukların “acil kışlık malzeme ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Suriyeli Raşid, şunları kaydetti:

“Kamune çadır kentinde çocukların ne kışlık elbisesi ne de ayakkabısı var. Birçok çocuk bu soğukta hala yazlık giysiler ve terlik giyiyor. Yardım kuruluşlarına ve hayırsever insanlara bizlere destek olmaya çağırıyorum.”

Savaşın en büyük mağdurlarından çocuklar ise çadır kentin tüm zorluklarına rağmen yüzlerinden gülümsemeyi eksik etmiyor. Kamune çadır kentindeki çocukların bazıları çamurlar içinde oyunlarına devam ederken bir kısmı da ekmek almak için sırada bekliyor.

Kaynak: AA

 

İslam ve İhsan

SURİYE BU HALE NASIL GELDİ?

Suriye Bu Hale Nasıl Geldi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.