Suriye'de Alternatif Eğitim: Mobil Okul

Suriye'deki Dera ve Kuneytra'daki mülteci kamplarında başlatılan "mobil okul" uygulamasıyla, iç savaşın akamete uğrattığı eğitim ve öğretim hayatının kısmen telafi edilmesi hedefleniyor.

Suriye'nin güneyindeki mülteci kamplarında gönüllü öğretmenlerin katkısıyla "mobil okul" uygulaması başlatıldı. Bu projeyle 2011'den bu yana devam eden iç savaşın sekteye uğrattığı ders müfredatının kısmi de olsa telafi edilmesi hedefleniyor.

"Mobil okul" ya da "Eğitim otobüsleri" olarak isimlendirilen, derslik, kitap ve bazı eğitim gereçlerinin yanı sıra gönüllü öğretmenlerin hazır bulunduğu otobüsler, ülkenin güneyindeki Dera'nın doğusu ile Kuneytra'nın batı kırsalındaki mülteci kampları arasında belirli saatlerde düzenli bir program çerçevesinde dolaşıyor.

Okulun gönüllü öğretmenlerinden Eyyam Azize, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projenin, Suriyeli sığınmacı çocuklar arasındaki okuma-yazma oranının düşmesinin ardından "Zeytin Dalı" derneği tarafından başlatıldığını ifade ederek, halihazırda her birinde bir şoför ile iki öğretmenin bulunduğu 4 otobüsün hizmet verdiğini belirtti.

VERİLEN DERSLER

Hedef kitlelerinin, özellikle okula hiç gidememiş yakın zamanda da gidemeyecek çocuklar olduğunu dile getiren Azize, "Çocuklarının eğitimi için yeni bir umut olan proje veliler tarafından memnuniyetle karşılandı. Mobil eğitim müfredatı, sadece psikolojik destek ve kısa hikayeler okumakla sınırlı değil. Programda, okuma-yazma öğretimi, matematik, İngilizce gibi dersler de yer alıyor." dedi.

Dera'nın El-Lecet bölgesinden El-Museyfirah beldesindeki mülteci kampına sığınan Suriyeli Ebu Ali el-Ferac da projeyi, değerli bir girişim şeklinde değerlendirerek, "Suriye rejiminin bombardımanları sonucu okullarını bırakmak zorunda kalan çocukların eğitim seviyesi, bu projeyle büyük oranda artacak. Ayrıca öğretmenlerin rahatlatıcı yollarla sunduğu program, daha önce okula adım atmamış çocukları, okuma-yazma öğrenmek için cesaretlendiriyor." diye konuştu.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF), geçen Mart ayında yayımladığı rapora göre, ülkedeki iç savaş nedeniyle Suriye ve çevre ülkelerdeki 2,8 milyon Suriyeli çocuk okullarda eğitim alamadı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.