Son Moda

Endüstrinin, her şey için hastaneye başvurmayı, tetkik yapılıp gerekli gereksiz tedavileri çılgınca desteklediği bir dönemde ifratın tefrite neden olması kaçınılmaz.

İnsan eliyle üretilen neredeyse tüm malzeme için mutlak son, modasının geçmesi, unutulmak. Elbise, koltuk, cep telefonu ya da araba için gayet normal kabul ettiğimiz “moda“ tabirinin en anlamsız olduğu yer, sağlıktır. Yakın vadede devrin başbakanının elinden düşürmediği kuşburnu, ardından meşhur olan altın çilek, aloeverayı şimdi hatırlayan var mıdır bilmem. Bu gıda maddeleri besin olarak her zaman değer ifade eder ama bir avuç yendiğinde her derde deva, ömrü uzatır olduğuna inanmak abes.

İlmi metotlarla elde edilen tamamıyla objektif verilerle desteklenmesi gereken tıbbi bir konuda modadan bahsetmek aklımıza gitmeden önce kulağımızı tırmalayarak reddedilmeli aslında. Ama olmuyor…

Küçük çocuğu olan yakınlarınıza sorarsanız, kehribar kolyenin sağlığa faydalarına dair bir makale dolusu bilgi edinirsiniz. Bir yaş civarı diş çıkarmayı sağlayan bu mühim malzeme 4-5 yaş civarında da dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye iyi geliyor, ya da en azından satan esnaf öyle olduğunu iddia ediyor…

Esnaf arkadaşların bu tavrı “ahi geleneği”nin doğduğu bu topraklara ne kadar yakışır bilmem ama “….sayılı tababet ve şuabatı sanatların tarzı icrasına dair kanuna” dayanarak devletin kendisine tıp doktoru unvanı verdiği, doktorluğa dair hak ve yetkileri kullanabilir denilen kişilerin yani meslektaşlarımızın, isimlerinin önündeki harfler ve giydikleri önlüğe milletimizin gösterdiği hürmeti kısa yoldan maddi menfaate çevirmelerinin genel ahlak ve tıp etiği ile bağdaşmadığı kesin.

KANSERDEN KORUYAN SEBZELER

Bu yazıya başladığım gün tirajı ilk üçte olan bir gazete en görünür yerden paylaşmış “kanserden koruyan sebzelerin listesini”. Pazarın en ucuzlarından / sofralarımızın en kıdemli mensuplarından ıspanağın tedavi ettiği kanserler şunlarmış mesela: Lösemi, prostat, kolon, rahim.. diye gidiyor.. Bu şartlarda tıp fakülteleri, onkoloji klinikleri, her kürü dünyanın parası ve bir çok yan etkiye neden olan kemoterapiler boş, ye ıspanağı kanserin geçsin...

Endüstrinin, her şey için hastaneye başvurmayı, tetkik yapılıp gerekli gereksiz tedavileri çılgınca desteklediği bir dönemde ifratın tefrite neden olması kaçınılmazdı zaten.

Hipokrat’a atfedilen “besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun” sözünü herkes kendine göre anlayınca, üç tarafı denizlerle çevrili memlekette balık yemek yerine balık yağı kapsülü kullanan, üst solunum yolu enfeksiyonunu portakal ile geçirmeye çalışanlardan oluşan iki kamp türedi.

Bazı bilimsel çalışmalar (kayda değer nitelikte olmasa da) yüksek doz C vitamininin nezleyi daha doğrusu neden olduğu şikayetleri geçirdiğini göstermiş. Doğru … da o kadar miktar C vitamininin neredeyse birkaç kasa portakalda olduğunu söylemeyi unutmuşlar.

Karşı taraf ta boş durmuyor. O kadar portakalı yiyemezsin, gel biz senin için C vitaminin şurubunu yaptık, bir kasa istavritin yağını sıkıp kapsüle koyduk. Yabancı değil, bildiğin ekmeğin mayasından bağışıklık güçlendirici yaptık, kendine almıyorsan çocuğunu sevindir.” Diyerek fabrikadan çıkan!! doğal ürünlerle dolu şişeleri önümüze dizer

TEMEL GIDALAR

Aldığımız gıdalar genel anlamda üç grupta incelenir;

  • Protein
  • Yağ
  • Karbonhidrat

Eğer kilo alma ya da verme derdiniz varsa bunlar sizin için verdikleri kalori kadar değer ifade eder.

Danıştığınız diyetisyen size liste verirken dört işlem yapar. Besin maddesindeki her bir gram yağ 9 kalori verirken protein ve karbonhidratın karşılığı 4 kaloridir. Kişinin kalori ihtiyacı; cinsiyet, yaş, yaşam şekli vs gibi birçok değişkene göre hesaplanır. İhtiyacınız olan kaloriyi sabah şunları akşam bunları yiyerek karşılarsınız denir. Talebiniz zayıflamak ise sizden, fazladan kalori veren gıdaları daha az kalorili gıdalarla değiştirmeniz istenir.

Gıdaların içeriklerinde ayrıntıya inildiğinde vitaminler, mineraller gündeme gelir. Gıdaların görünmeyen/esrarengiz/abartılan etkileri bu maddelere bağlıdır. Nane – limonun bulantı kusmaya iyi geldiği, ballı karışımların öksürüğü geçirdiği gibi genel kabul görmüş masum önerilere itirazımız yok. Ama sabahtan akşama kadar bir avuç yendiğinde kanseri bitiren ömrü uzatan gıdalardan bahseden üniversite hocalarını görünce stresten korunmak için Ebu Eyyub El Ensari Hazretlerinin civarındaki çınarın dibinde, derdini anlattığı suyu ağacın köküne döküp stresten kurtulduğunu iddia eden teyzeyi hatırlıyorum.

Çocuklar için ideal büyüme-gelişme, büyükler için sağlıklı bir hayat sürmede bu maddelerin katkısı çok önemlidir. Ama her şeyde olduğu gibi kararında. Eğer Afrika’da yaşayan, bir avuç un bulduğunda bayram eden bir yavrumuzdan bahsediyorsak çinko, bağışıklık sistemini inanılmaz güçlendiren, dökülen saçlarını tekrar çıkaran, yıllardır süren ishali günler içinde tedavi eden mucizevi bir maddedir. Her gün sadece 100 gram kabak çekirdeği yerseniz, yüzlerce kimyasal reaksiyonda gereken çinkonun günlük gereken miktarının yaklaşık yarısını almış oluyorsunuz. Memleketimizde zengin-fakir her sofrada bulunabilen, kolay temin edilebilen gıdalardan makul miktarda (annesinin beklentilerini karşılamaz bu miktarlar genelde ama) tüketen bir çocuğa çinko içeren ilaç vermenizin hiçbir manası yoktur.

Vücuda gerekli vitaminlerin hiçbiri bir gıda maddesine hapsedilmiş değildir. Kutsal! C vitamininin günlük ihtiyacının birkaç katını karşılamaya yetecek zenginlikte gıda maddesi sayısı emin olun çok miktardadır.

Şu gıdadan şu kadar yerseniz zekanız güçlenir, hafızanız kuvvetlenir cümlelerine hiçbir tıp kitabında rastlayamazsınız. Bu muhteşem bilgilerin sahiplerine kaynak sorduğunuzda alacağınız cevap;

Bence…

Bana göreden ibaret olacaktır.

Eminiz ki karşınızdaki size Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki dediğinde doğal olarak sizin için akan sular durur. Ama bir soru sorma hakkınız var…

Bu hadis i şerifin kaynağı nedir?

Yeterli ve makul bir cevap alınmışsa tabii ki başım, gözüm üstüne dersiniz…

Korunması emredilen 5 maddeden nefsi ve nesli korumak için de aynı hassasiyet gerekir. Tıbbi bir iddia ile karşılaştığınızda bir soruverin bakalım bu bilgi hangi textbook’ta var, bu bilginin yayınlandığı makaleye hangi dergi dizininden ulaşılabiliyor. Ben bu işten anlamam diyorsanız eğer, naçizane tavsiyemiz kimi dinlediğinize dikkat edin. Adının önündeki unvan, televizyonda görülme sıklığı, hitabetteki başarı sizi yanıltmasın. Gaflet ve tembelliğin neden olacağı hüsranın sonuçları bu dünya ile sınırlı olmayabilir…

Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 397

İslam ve İhsan

LİFLİ GIDALAR VE FAYDALARI

Lifli Gıdalar ve Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.