Sokakta Oynamayan Çocuk Hasta Oluyor!

Uzmanlar, kapalı alanda kalan çocukların sanılanın aksine daha fazla hasta olduklarını söyledi.

Sokakta oynamayan, mikroplarla tanışmayan, düşüp kalkmasına izin verilmeyen çocukların yeterince doğal bağışıklık kazanamadığını kaydeden Dr. Sinan Akkurt, kapalı alanda kalan çocukların sanılanın aksine daha fazla hasta olduklarını söyledi.

Sokakta oynamayan çocuklardaki en dikkat çekici hastalığın astım olduğunu kaydeden Dr. Sinan Akkurt, 7 Mayıs Dünya Astım Günü vesilesiyle ailelere 1 yaşından itibaren her gün çocuğun fiziksel aktivite ve oyun ihtiyaçlarını açık havada karşılamalarını önerdi.

DOĞAL OLMAYAN BESLENME VE HAREKETSİZ YAŞAM

Son 50 yılın en fazla artan hastalıkları arasında yer alan astımın artışının başlıca sebepleri arasında doğal olmayan beslenme alışkanları, kirli hava, sigara, stres ve bağışıklık sistemini güçsüz düşüren hareketsiz yaşam şekli sayılıyor. Her tercihin doğaldan yana kullanılmasını tavsiye eden Akkurt, "Havuz yerine deniz, bilgisayar oyunu yerine sokak oyunu, nektar yerine taze sıkma meyve suyu, işlenmiş gıda yerine taze meyve-sebze gibi tercihler; çocuklarda astımın artışını yavaşlatabilecek unsurlar arasında" dedi.

Astımın en önemli tetikleyicilerinin başında sigaranın geldiğini anımsatan Dr. Akkurt, başka odada, balkonda ya da hava temizleyicileri kullanarak sigara içmenin bir çare olmadığına vurgu yaptı. "Sigaranın zararlarını önlemenin tek yolu tamamen dumansız bir ortam oluşturmak" diyen Dr. Akkurt, kimi zaman kaynağı anlaşılamayan alerjilerin de astım hastalığında tetikleyici unsur olabildiğine dikkat çekti. Dr. Akkurt, alerjilerin tanısında, ayrıca alerji ve astımın tedavisinde yardımcı tıp metodu olan biorezonanstan yararlanılabileceğini kaydetti.

Kaynak: Haber 7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.