Şifa Bulmak İsteyenler Türkiye'ye Geliyor

Türkiye, şifa bulmak için yurt dışından gelen hasta sayısının 5 yılda 5 kat artarak 583 bine ulaşmasıyla dünya sıralamasında ilk 10'a girmeyi başardı.

 TÜRSAB Sağlık Turizmi Raporu, Sağlık Bakanlığı ve özel hastanelerden derlediği bilgilere göre 2010 yılında 109 bin hastanın geldiği Türkiye, 2014 yılında Libya, Irak ve Almanya başta olmak üzere çevre coğrafyadan 583 bin hastanın tercihi oldu.

Savaş coğrafyasından gelen hastaların çoğunlukla ortopedi ve travma tedavisi, diğer ülkelerden ise başta göz operasyonları için tercih ettiği hastanelere saç ekimi, diş ve estetik operasyon yapan sağlık kurumları da eklendiğinde toplam rakamın 700 bine yaklaştığı tahmin ediliyor.

Devlet teşvikleriyle dış tanıtımı artıran sektörün 2017 hedefi, sağlık turisti sayısını 700 bine, elde edilen geliri ise 2,5 milyar dolardan 8 milyar dolara çıkarmak.

TÜRKİYE SAĞLIK TURİZMİNDE İLK 10'DA

Sektörle ilgili değerlendirmede bulunan Ege Sağlık Turizmi Derneği Başkan Yardımcısı Zeki Hozer, yetişmiş sağlık ekibi, modern tesisler ve cazip fiyatlar sunan Türkiye'nin tanındıkça medikal sektörün yıldızı haline gelebileceğine işaret etti.

Dünyada yıllık 30 milyon kişinin şifa bulmak için başka ülkelere gittiğini, toplam cironun 150 milyar doları bulduğunu, normal turizme göre 5-6 kat daha yüksek katma değerlerin konuşulduğunu anlatan Hozer, şu bilgileri verdi:

"Dünya Sağlık Örgütü verileriyle karşılaştırıldığında Türkiye, 5 yıl önce 17'inci sırada olduğu sağlık turizmi sıralamasında geçen yılki performansıyla ilk 10'a girmeyi başardı. 2011'de 272 bin hastanın tedavi için geldiği Türkiye, geçen yıl 583 bine ulaştı. Bu rakam tüm hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na bildirdiği verilerden oluşuyor. Ancak kayıtları sağlıklı tutulamayan saç ekimi, diş ve estetik operasyonlar da eklendiğinde turist sayısının 1 milyonu bulduğunu düşünüyoruz.

KAZANÇLARININ YARISINI YABANCI HASTALARDAN KARŞILIYORLAR

Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi Başkan Yardımcısı Levent Baş ise 2011 yılında başlayan teşviklerle pazarlama ve tanıtım çalışmalarına yüzde 50- 70 arası destek verildiğini, hastaların uçak biletlerinin de yarısının ödendiğini belirterek bu teşviklerin hastaneleri yurt dışına açtığını dile getirdi.

Türkiye'nin ABD ve Almanya'dan sonra kalite anlamında en iyi destinasyon olduğunu savunan Baş, "İstanbul'daki bir çok sağlık tesisi, cirolarının yarısını yabancı hastalardan karşılar hale geldi" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.