Sesimizi Duyan Kimse Yok mu?

Muhatap olmakla başlar her şey... İstemekle değil, fark etmekle açılır duâ kapısı…

Biri var.[1]

“-Kimse yok mu sesimizi duyan? Sînemiz gamla doldu çünkü!..” diye dertlendi bir yanım. “Canım yanıyor ama…” deyince, “Acıyı tatlıya çeviren biri var!” dedi öbür yanım, “Hem de bir anda!”…

“-Yıkıp yok ediyor, harap bîtap düşürüyor; kara bir yılan gibi sarıyor, keder kalbimin etrafını…” dedi bir yanım. “Harabeyi hazineye dönüştüren biri var!” dedi öbür yanım...

“-Çirkinlik her yanda…” dedim. “Güzelliğe dönüştüren biri var!” dedi.

“-Herkes üzgün!” dedim. “Mâtemi şenliğe çeviren biri var.” dedi.

“-Anadan doğma körlük var.” dedim. “Hem göz hem de bilgelik bağışlayan biri var!” dedi.

“-Oltu taşı gibi kara!” dedim geceye. “Oltu taşı gibi parlatan var, her kara görüneni…” dedi.

“-Dikenler içinde bahçe…” dedim. “Güller açtıran var.” dedi. “Dikenleri elime battı” dedim. “Dikeni çıkartır, gül yaprağı sarar yarana…” dedi.

“-İbrahim Halîlullah gibi yalnızız!” dedim. “Kalbimiz ateşler içinde…”

“-Kalbinde bir ateş yakan için Nemrud’un yaktığı ateşte güller, nesrinler açtırır.” dedi. “Yıldızlar yarattı O, insanların varlıklarında, insana yıldızlar gibi vasıflar lûtfetti; çaresiz kaldığında kendi göğüne/gönlüne bak, çareler bahşeden biri var...

Vasıflar, yetenekler, istîdatlar bahşedip sonra da bunlarla insanı güzelleştirir, her bir insanla kâinata ihsanlarda bulunur O… Kendi verir, sonra dönüp yine Kendi över; Mecîd Rabbimiz bizim…

Eksikli kusurlu işlerin olumsuz neticelerini düzeltir; güz vakti gibi döker varlık ağacının yapraklarını, bıraktırır alışkanlıklarını, yeniler, tazeler insanı…

Kendisine isyan eden, hakkında sû-i zanda bulunanın kulağına gün gelir:

“-Ey benim vefâlı Rabbim, vefâsızlığımı bağışla!” duâsını telkin eder…

Bu duâyı öyle tatlandırır ki, incirin içi de dışı da lezzetlidir ya hani, duânın da o kalbe doluşu, o dile dökülüşü öyle tat verir dimağa…

Muhatap olmakla başlar her şey... İstemekle değil, fark etmekle açılır duâ kapısı…

Duâyı kabul edişinin alâmetidir o lezzet... Duâ lezzeti, insanı tembelliğinden çıkarır; kanatlarını açtırır, menziller aştırır.

O duâ lezzeti var ya, kimde yoksa, ne kadar güçlü de görünse gamla doludur o... “fenefahnâ: Rûhumuzdan üfledik!” (Bkz: el-Enbiyâ, 91; et-Tahrîm, 12) sırrı olan can, o lezzetle yaşar tende, o lezzetle devam eder hayata…

Sal gitsin gönlü a dost, sal gitsin o çok iyi bildiği yola; hani sokak sokak, köşe köşe bildiği o yâr şehrine bırak gitsin!..”

Bir yanım, öbür yanımın elinden kurtulunca koşup gitti, o çok iyi bildiği yoldan; o çok iyi bildiği şehre…

“O sizi topraktan, sonra atılmış nutfeden (bir damla sudan) ve sonra da kan pıhtısından yaratandır. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartmış ve siz olgunluk çağına erişmiş, ardından yaşlılık çağına gelmişsiniz. Aranızda yaşlanmadan ölenler olduğu gibi, belirlenen bir zamana kadar yaşlılığa ulaşanlarınız da vardır. Umulur ki bunları düşünürsünüz.” (el-Mü’min, 67)

[1] Hazret-i Mevlânâ, Divan, 528. Gazelden ilhamla…

Kaynak: Ayşenur Vural, Şebnem Dergisi, Sayı: 167

 

İslam ve İhsan

DUA NASIL EDİLİR?

Dua Nasıl Edilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.