Semadan İnen Şifa: Nisan Yağmuru

Nisan yağmuru miladi 14 Nisan ile 14 Mayıs arasıdır. Yani Rumi takvime göre itibar edilir. Nisan yağmuru midyenin ağzına düşerse inci, yılanın ağzına düşerse zehir olur. Nisan yağmuru zahmetlere rahmet, dertlere deva, hastalara şifadır.

Nisan yağmuru biriktirme geleneği azalsa da, özellikle Konya’nın kırsal bölgelerinde çeşitli şekillerde yaşatılıyor. Nisan yağmurunun şifasına inananlar yağmur yağarken leğen ve geniş ağızlı kapları açık alana bırakarak içine yağmur suyu dolmasını sağlıyorlar.

Bu kaplarda biriken sular daha sonra bidonlara aktarılarak, çeşitli şekillerde kullanılıyor. Saçları uzamayanlar saçlarını bu suyla yıkarken temiz kapta toplanan sular hastalıktan arınma düşüncesiyle içiliyor.

İSLAMİYET’E GÖRE NİSAN YAĞMURU

Enes (r.a.) anlatıyor: “Rasulullah (s.a.v) ile birlikteyken yağmur yağmıştı. Hemen başını açtı ve “Yağmur rabbimin yeni yarattığı ve indirdiği rahmettir” dedi. (Müslim 2/615, Ebu Davut 5/3309)

Selçuklu’ya başkentlik yaptığı dönemde Konya’da nisan yağmurlarının kaplarda toplanarak hastalara şifa maçlı dağıtıldığı, yapılan yemeklerin içine katıldığı tarih kaynaklarında geçmektedir. O dönem Konya da Mevlana Dergâhında bulunan Mevleviler “nisan taşı” adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını gelen misafirlere ikram ediyorlar ve bu suyun hastalılara şifa olacağına inanıyorlardı.

UZMANLAR DA NİSAN YAĞMURUNU ÖNERİYOR

Uzmanlar nisan yağmuruyla alakalı yapılan bilimsel araştırma neticesinde ilkbaharda tabiatın canlanmaya başlamasıyla birlikte bitki ve ağaçların çiçek tozları, reçine, eterik yağları yani bitki kaynaklı yağlar ve çiçek polenlerinin rüzgâr ve hava akımlarıyla atmosfere karıştığını bildirmişlerdir. Bu nedenle nisandaki yağmur yağışı sırasında havadaki bu zerrecikler yağmurla birlikte yeryüzüne düşer. Nisan yağmurları içme ve kullanma sırasında da bu özellikleri nedeniyle önemli yarar sağlar.

Nisan yağmurunun içinde kullanılabilir demir olduğu için çok faydalıdır. Kışın kaybedilen demiri kazanmak için iyi bir fırsattır. Hatta uzmanlar bunun ispatı olarak “yağmurda ıslanmadan önce demirinizi ölçtürün, ıslandıktan sonra tekrar ölçtürün, demir oranınızın yükseldiğini göreceksiniz” demektedirler.

Nisan yağmuruyla yoğurt mayalanır. Evet, yanlış duymadınız. Bu bilimsel bir gerçek; uzmanlar normal şartlarda suyla mayalanmanın olamayacağını, mayalama için laktik asidin gerekli olduğunu belirtiyorlar. Bu asit özellikle yaş bitkilerin üzerinde oldukça yoğun ve ilkbaharda havaya karışma oranı çok yüksektir. Dolayısıyla da yağmur vasıtasıyla yeryüzüne inerek açık ve özellikle de havası kirli olamayan yerlerde mayalanmayı sağlayabilmektedir. İşte uzmanların yakın yüzyıllarda ulaşabildiği bu bilimsel gerçekleri bizim peygamberimiz 1400 küsür yıl önce bildirmiştir. Bu da İslamiyet’in azametini göstermektedir. Delil, ispat aramadan sırf resulümüz dediği için bunları uygulayanların ne mutlu hâline…

Kaynak: Asude Usluer Uğurlu, Genç Dergisi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Selamun aleyküm, Nisan yağmuru ile ilgili bir hadis rivayeti dolaşıyor mesajlarda, 70'er defa Fatiha, İhlas, Felak, Nas ve tesbih duası okunup sabah akşam içileceğine dair. Fakat böyle bir hadis var mıdır gerçekten, size danışmak istedik. Her kaynağa güvenemiyoruz.

    • Aleykümselam. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) yaptığı yağmur duası hadis kaynakları ile bilinmektedir. Yağmur'un rahmet ve bereket olduğu konusuda ilahi bir ikramdır. Fakat özel olarak Nisan Yağmuru ile ilgili hadis kaynaklarında böyle bir bilgiye ulaşamadık. İlginiz için teşekkür ederiz. Peygamber Efendimizin (s.a.v) yaptığı yağmur duasına http://www.islamveihsan.com/yagmur-duasi.html yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.