Segah Tekbiri Nedir, Nasıl Okunur?

Segah Tekbiri nedir? Segah Tekbiri nasıl okunur? Segah Tekbiri kime ait? İşte Segah Tekbiri’nin Arapça yazılışı, okunuşu ve anlamı...

Segâh Tekbiri, Osmanlı döneminde yetişmiş en büyük sanat ve düşünce adamlarından Bestekâr, Hânende, Şair ve Hattat; Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi tarafından kaleme alındı.

Şehit cenazelerinde 85 yıldır okunan Şopen’in (Frederic Francois Chopin) Cenaze Marşı yerine şehit yakınlarının tepkisi ve talebi üzerine Itri’nin Segâh Tekbiri eseri okunacak.

İçişleri Bakanlığı’nın 81 il valiliğine gönderdiği yazıda resmi cenaze törenlerinde İtri’ye ait Segâh Tekbiri’nin icra edilmesi emredildi. Şehitlerin, milletin manevi dünyasında özel önemi ve yeri olduğu ifade edilerek, “Şahs-ı manevilerine, ailelerine ve milletimize ait kahramanlıklarının sağladığı üzerimizdeki sorumlulukları bizim için ebedidir.” denildi.

Segâh Tekbiri ilk olarak 29 Ağustos 2017’de Şehit Jandarma Uzman Onbaşı Muhammed Meriç’in cenazesinde ihtiram yürüyüşü sırasında Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu tarafından icra edildi.

Segâh Tekbiri, aslında Kurban bayramı namazlarından bilinen Teşrik Tekbiri’dir. Arefe günü sabah namazından bayramın 4. günü ikindi namazına kadar farz namazlarını müteâkip birer defa okunan tekbir manevi dünyamızda önemli bir yerde bulunmaktadır. Aynı zamanda Saltanatlı Segâh Tekbiri de denen Segâh Tekbiri’nin Arapça yazılışı, anlamı ve okunuşu şu şekildedir:

SEGAH TEKBİRİ ARAPÇA YAZILIŞI

Segâh Tekbiri’nin Arapça yazılışı şöyledir:

اَللهُ اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ واللهُ

اَكْبَرُ اَللهُ اَكْبَرُ وَِللهِ الْحَمْدُ

SEGAH TEKBİRİ OKUNUŞU

Segâh Tekbiri’nin okunuşu şu şekildedir:

“Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd.”

SEGAH TEKBİRİ ANLAMI

Segâh Tekbiri’nin anlamı şöyledir:

“Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur.”

İslam ve İhsan

BUHURÎZADE MUSTAFA ITRÎ KİMDİR?

Buhurîzade Mustafa Itrî Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.