Savaşın Susturduğu Çocuklar

Suriye'de 5 yıl önce başlayan iç savaş öncesi kadar orta halli bir yaşam süren Abbud ailesinin hayatı, evlerine isabet eden bombayla tamamen altüst oldu. Bombanın vurduğu evlerinde en büyük çocuklarını kaybeden aile, en küçüğü 3 yaşındaki 5 çocuğu, yaşadıkları travmanın etkisiyle konuşma yetilerini kaybetti.

İzmir'de iki göz odada eşi ve 8 çocuğu ile yaşam mücadelesi veren Abbud ailesinin fertlerinin en büyük hayali, savaşın bitip Halep'teki yaşamlarına geri dönmek. Halep'te ayakkabı ticaretiyle uğraşan Suriyeli Hasan Abbud, yaşadıklarını sonradan öğrendiği Türkçe ile anlatırken, "Uçaktan bomba geldi, benim evi vurdu. Bir oğlum şehit oldu, bir oğlum yaralandı." dedi.

Hayatta kalan yaşları 2,5 ile 19 arasında değişen 8 çocuğundan 6'sının yaşadıkları dehşet nedeniyle konuşma yetilerini yitirdiğini anlatan Abbud, 1'nin yavaş yavaş düzeldiğini 5'nin ise hala sessiz olduğunu söyledi.

YAŞAMAK İÇİN TÜRKİYE'YE GELDİK

Abbud, Evimize füze düştükten sonra çocuklarımın kafasında hastalık oluştu. O günden bu yana sesleri gitti. diye konuştu. Artık Halep'te hayatta kalmanın mümkün olmadığını gördüklerini ve Türkiye'ye gelmeye karar verdiklerini aktaran Abbud, önce yaralı oğlunu Türkiye'ye taşıdığını, ardından eşi ve diğer çocuklarıyla zor şartlar altında üç gün boyunca dağlarda yürüyerek Türkiye'ye ulaştıklarını dile getirdi.

Anne Şemsi Abbud ise bir bombanın hayatlarını altüst etmesini Hayallerimiz vardı, ümidimiz vardı, rüyalarımız vardı ama maalesef o uçak bütün hayallerimizi bitirdi. Şu anda hayalimiz yok. Oğlumun şehit olduğunu gördüm, hayalimiz kalmadı. Hala şoktayım. Hala o fotoğraf gözümün önünde. Evden çıktı, sağdı. Gençti. İşe başlayalı 2 gün olmuştu sözleriyle paylaştı. Anne Abbud, Uçak sesi geldi, biz hepimiz yere yattık. Bodruma saklandık. İkinci oğlum ölü gibiydi, 5 gün komada ölüm gördü.

Doktorlar ümidini kesmişti ama ben dua ettim, Kur'an okudum. Allah'a şükür kurtuldu.Herkese güvenlik, selamet, istikrar istiyoruz. Türkiye'den Türkiye halkından memnunuz. Her yere selam olsun. Bizim ülkemize de selam olsun. Her gün salavat getiriyorum. O olaydan sonra Halep'e bir daha dönmek istemediğini anlatan anne Abbud, Halep gözümün önünde simsiyah olmuş. Halep'te ben oğlumu kaybettim. Hala o şoktayım. Halep'i görmek istemiyorum. Oğlum yok orada." diyerek gözyaşı döktü.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.