Sadettin Köpek Kimdir?

Sadettin Köpek kimdir? Sadettin Köpek’in Türk tarihindeki yeri nedir? Sadettin Köpek hain mi? Sadettin Köpek nasıl öldü? İşte Sadettin Köpek’in ibretlik sonu...

Sadeddin Köpek, Anadolu Selçuklu dönemi devlet adamlarından biridir. Hayatının ilk yılları ve Anadolu Selçuklu sultanlarının hizmetine nasıl girdiği hakkında bilgi bulunmamaktadır. Yaptırmış olduğu kervansarayın kitâbesinden adının Köpek b. Muhammed, lakabının Sadeddin olduğu anlaşılmaktadır.

SADETTİN KÖPEK’İN HAYATI

Hayatının ilk yıllarına dair yeterli bilgi yoktur; zira Selçuklu Sultanlarının hizmetine nasıl girdiği de bilinmemektedir. I. Alaeddin Keykubat döneminde Eyyubiler’e karşı düzenlenen seferde sol kanat kuvvetlerinin komutanı olup aynı zamanda emir-i şikar, nakkaş ve mimar da olduğu bilinmektedir. Yapmış olduğu en ünlü yapı Kubadabad Sarayı’dır.

Alaeddin Keykubat hayatını kaybedince yerine geçen II. Gıyaseddin Keyhusrev’in en sadık adamlarından biri oldu.

Harizmliler ile yapılan mücadele sonunda yenilgiye uğradılar ve Sadeddin Köpek bu durumdan mesul tuttuğu atabegi Şemseddin Altunaba’yı öldürttü. Altunaba, II. Kılıçarslan döneminden beri devlete hizmet eden biriydi.

ACIMASIZ BİR DEVLET ADAMI

Sultandan aldığı bir ferman ile İzzeddin Kılıçarslan'ın annesini boğduran Sadeddin Köpek, sultanın henüz erkek çocuğu olmadığı için kardeşleri Kılıçarslan ile Rükneddin’in hayatlarına dokunmadı ancak kalede hapsedildi. Sultanın erkek çocuğu olduğunda ise öldürmesi için görevlendirilen Armağanşah, kardeşlerini öldürmedi ve bunu sultandan ve Sadeddin Köpek'ten gizledi.

GÜCÜ GİTTİKÇE ARTTI

Sadeddin Köpek, Ankara’ya giderken Akşehir’de bir muganniye ile gayri meşru ilişkide bulunmakla itham edilen Taceddin Pervane’nin Ankara’da recmedilerek öldürülmesini sağladıktan sonra yönetime tamamen hakim oldu. Diğer devlet adamlarını da korkutan Köpek’in gücü günden güne artmakla birlikte siyasi ve askeri alanda bizzat başarı elde edememiştir. Eyyubiler’in hakimiyeti altındaki Samsat Kalesi’ni kuşatan Köpek, 1238 yılında kaleyi teslim eden hristiyanlardan aldı.

TAHT HESAPLARI YAPMAYA BAŞLADI

Sümeysat’ın ele geçirilmesinin ardından nüfuzu bir kat daha artan Köpek, başarılı bir kumandan ve tecrübeli bir devlet adamı olan Kemaleddin Kamyar’ı Konya yakınlarında öldürttü. Bu olaydan sonra II. Gıyaseddin Keyhusrev’i de saf dışı bırakıp Selçuklu tahtına oturmanın hesaplarını yapmaya başladı.

ÇİRKİN BİR İDDİA

Selçuklu tahtına oturması için öncellikle Selçuklu hanedanına mensup olduğunu ispatlaması gerekiyordu ve bunun için Köpek bu konuda da bir çözüm yolu buldu. Annesi Şehnaz Hatun’un Sultan I. Gıyaseddin Keyhusrev ile gayri meşru ilişkisi olduğunu, I. Gıyaseddin’den iki aylık hamile iken bir başkasıyla evlendiğini, kendisinin bu nikahtan yedi ay sonra dünyaya geldiğini, yani I. Gıyaseddin Keyhusrev’in gayri meşru çocuğu olduğunu iddia etti.

VE İBRETLİK SON

Öte yandan devletin kötü gidişinden sultanı sorumlu tuttu ve onun Abbasi halifelerinin sancağını değiştireceği, Abbasiler’i tanımayacağı söylentisini yaymaya başladı. Bu iddialara hiddetlenen sultan, Köpek’i bertaraf etmek için en sağlam adamlarını gönderdi. Emir-i Alem Togan tarafından bir kılıç darbesi ile ciddi bir yara aldıktan sonra öldü. Cesedi demir bir kafes içine konularak Kubadabad Sarayı’nın kale burcuna asıldı.

Kaynak: Muharrem Kesik, TDV, İslam Ansiklopedisi’nden alıntılanmıştır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.