Sabahları Soğuk Su İçmenin Zararları

Metabolizmayı hızlandırmak ve kilo vermek adına sabahları içilen soğuk su vücuda yarardan çok zarar getiriyor. Sabahları soğuk içmenin zararları.

Dr. Fevzi Özgönül kahvaltıda çok soğuk veya sıcak içecekler içerek zayıflamayı düşünenlere önemli uyarılarda bulundu. Dr. Özgönül, “Normal bir insanın vücut ısısı 36-37 derecedir. İç organlarımız 10 -12 derece farka kadar sorun oluşturmaz fakat fark daha çok olursa zarar görmeye başlayabilir. Siz eğer bedeninizi seviyorsanız onu sıcacık yatağından buz gibi bir kova su dökerek uyandırmayın” dedi.

SİNDİRİMİ YAVAŞLATIYOR

Sindirim sistemini anne şefkati ile uyandırmak yerine, üzerine bir kova soğuk su dökerek uyandırmanın ne derece sağlıklı olduğunu bir düşünün. Soğuk su içerseniz vücut ısısı ile içtiğiniz suyun ısısındaki aşırı fark nedeni ile mideniz kasılır ve mideniz içtiğiniz suyu daha fazla travma oluşturmasın diye bağırsağa geçirmez. Soğuk veya sıcak su mide içerisinde kaldığı için buradaki asit salgısını da kötü etkileyerek sindirimi yavaşlatır. Böyle olunca da rahat bir kahvaltı yapmak yerine yaptığınız kahvaltı size rahatsızlık verir. Siz yediklerinizi suçlamaya devam edebilirsiniz fakat asıl suçlu hiç düşünmeden sadece kilo verebilmek için bedenine kötü davranan sizsiniz.

AÇ KALARAK ZAYIFLAYAMAZSINIZ

Özgönül, “Şunu aklınızdan hiç çıkartmayın. Bedeninizin kilo almasına neden olan göbek, kalça ve basendeki yağ halkası sizi korumak için oluştu. Aynı ayak bileğiniz burkulduğunda şiştiği gibi. Eğer siz sindirim sisteminizi güçlendirir, sağlıklı beslerseniz, bağ dokunuz yeniden eski sıkılığına ve sağlamlığına kavuşur. Siz de ideal bedeninize ve kilonuza kavuşursunuz. Bu nedenle bedeninize kötü davranmak aç bırakmak yerine ona şefkatli yaklaşıp bir bebeğe bakar gibi onu ihtiyaçlarını karşılarsanız bu hedefinize daha çabuk kavuşursunuz.” şeklinde konuştu.

İslam ve İhsan

LİMONLU SU İÇMENİN FAYDALARI NELERDİR?

Limonlu Su İçmenin Faydaları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.