Rus Ressam Marküteri Sanatıyla Kur’an’dan 20 Ayeti Tablolaştırdı

Antik çağdan bu yana sarayları süsleyen marküteri sanatını kullanan Rus asıllı ressam Gorovoy, Kur’an-ı Kerim’den 20 ayeti tablo haline getirdi.

Kırgızistan’da farklı renklerde ahşabın kesilerek iç içe yerleştirildiği marküteri sanatıyla uğraşan 69 yaşındaki Rus asıllı ressam, dekoratör ve tasarımcı Vladimir Gorovoy, Kur’an-ı Kerim’den 20 ayeti tablolaştırdı.

Ömrünü ahşap oyma ustalığına adayan Gorovoy, antik çağdan bu yana genellikle devlet saraylarını süsleyen, 3 bin yıllık geçmişe sahip marküteri sanatını tablolarla yaşatıyor.

Küçük atölyesinde 14 yıldır çalışmalarını sürdüren ressam Goroyov, felsefi yaklaşım, sanat ve ustalık becerileri gerektiren bu sanatını, farklı desen ve renklerde ahşap kaplamaları, maket bıçağı, beyaz tutkal, pres aleti, kağıt bandı ve mat cila gibi malzemeleri kullanarak icra ediyor.

AYETLERİN İŞLENDİĞİ TABLOLAR

Marküterinin pahalı bir “saray sanatı” olduğunu belirten Gorovoy, İslam ayetlerini işlediği tabloları sergilemek için destek aradığını söyledi.

Ahşap üzerine Kur’an-ı Kerim ayetlerini işlemek fikrinin farklı bir şey yapma arzusundan doğduğunu hatırlatan Gorovoy, çalışmasını şu şekilde anlattı:

“Bir sergiye hazırlanırken aklıma ayetler geldi çünkü ayetler çok güzel bir kaligrafidir. Hat, çok güzel bir sanattır ve beni çok etkilemiştir. Müftülüğe başvurdum. Bana 20 ayet verdiler. Çok güzel bir çalışma oldu. Ayrıca ayetlerden birinin Müslümanlığı kabul etmek için okunması gereken bir ayet olduğunu öğrendim. Bu çok güzel bir şey. Ayetleri hazırlarken kendimi çok iyi hissediyorum. Sıcaklığı ve bunun kutsal bir iş olduğunu anlıyorum.”

Gorovoy, insanların dine bağlı kalmasının önemli olduğunu dile getirerek, “İnsanların, ayetlerin olduğu bu tablolara bakarak (Ne kadar güzel) demelerini istedim ve dine bağlı kalsınlar diye yaptım vermek istediğim etki bu çünkü çevre insan kimliğini belirler.” diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.