Ruhumuz İçin İftar Vakti

Ramazan, Kur’ân ayı… Kur’ân, rûhun gıdası…

“Kur’ân okuyunuz. Çünkü Kur’ân, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olacaktır.” (Müslim, Müsâfirîn, 252; ayrıca bk. Ahmed bin Hanbel, Müsned, V, 249, 251) Abdullah bin Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir: Biri, Allâh’ın kendisine verdiği Kur’ân ile gece-gündüz meşgul olan kimse; diğeri, Allâh’ın kendisine verdiği malı gece-gündüz infak eden kimse…” (Buhârî, Temennî 5, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266, 267; Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Zühd, 22)

Ramazan ayı ve Kur’ân-ı Kerîm, el-hak birbirinden ayrı düşünülemez… Ramazan, bunun için müjdedir, mü’min gönüllere… En büyük fırsattır bizlere…

Bunca zulmetmişliğimiz varken nefsimize, bu denli ayrı düşmüşken yegâne rehberimizden, sevgiliden gelen bir mektup edâsıyla sımsıkı sarılıp, tekrar tekrar okumalıyız. Ama sadece kuru kuruya okumak değil, muhabbetle, hasretle, tefekkürle, düşüne düşüne anlamaya çalışmaktır.

Bilhassa bu güzîde zaman diliminde, zamanın kadrini bilerek gece-gündüz Kur’ân-ı Kerîm ile hemhâl olmak, ondan kendimize hisseler çıkarmak, Hak Teâlâ’nın rızasını O’nun gönderdiği Kitap’ta aramak ve bulmak… Bu hâl, başlı başına bir bayram değil de nedir?

KUR'ÂN HAYATI OKUMAKTIR

Nitekim Kur’ân, hayatı okumaktır…

Kur’ân, Cenâb-ı Hakk’ın ziyafet sofrasına oturmaktır…

Kur’ân okumak, Cenâb-ı Hak’la hasbihâl etmektir.

Kur’ân, dünya ve âhireti anlamaktır…

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- Validemize, İki Cihan Güneşi’nin ahlâkı sorulduğunda:

“-O’nun ahlâkı Kur’ân’dı!..” (Müslim, Müsâfirîn, 139) diye cevap vermişti.

Kur’ân, Peygamber Efendimiz’in ahlâkı ile ahlâklanmaktır…

Efendimizin diliyle:

“Kur’ân öyle bir zenginliktir ki, artık onun ötesinde bir fakirlik ve onun dışında bir zenginlik yoktur.” (Heysemî, VII, 158) Allah Teâlâ’nın müjdesiyle:

“…Doğrusu size Allah’tan bir nûr ve apaçık bir kitap gelmiştir. Allah kendi rızâsını gözetenleri onunla kurtuluş yollarına eriştirir ve onları, izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları doğru yola iletir.” (el-Mâide, 15-16)

“…(Rasûlüm!) Sen bu söze kulak verip de sözün en güzeline tâbî olan kullarımı müjdele! Allâh’ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır…” (ez-Zümer, 18)

Hâsılı Kur’ân, Cennetin kapısını aralamaktır.

RAMAZAN İBADETLERİMİZ

Belediyeler tarafından Ramazan’ları yâd etmek, güzel bir hâtıra bırakmak adına çeşitli program ve faaliyetler yapılmakta… Hemen her kesimden pek çok kişinin katıldığı bu faaliyetlerin farklı farklı türleri var. Bunlardan bir kısmı Ramazan’ın rûhuna uygun; iftar vermek, sahur yaptırmak, Kur’ân-ı Kerîm okumak ve dînî sohbetler yapmak gibi…

Ama bir kısmı da maalesef tamamen eğlence ağırlıklı… Her türden müziğe, kız-erkek karışık eğlenmelere varacak kadar Ramazan’ın rûhundan uzak faaliyetler… Bunların büyük bir kısmı da akşam ve yatsı namazları arasında ya da teravih namazı vaktinde… Birçok insan, farkında olmadan bu programların câzibesine kapılarak Ramazan’ın rûhunu ıskalamaya başlıyor.

Aslında Ramazan ayına has bir faaliyet yapılacaksa eğer, o da Ramazan’ları Kur’ân-ı Kerîm tilavetleri, tefsir,  hadîs-i şerîf ve siyer-i nebî okumalarıyla ihyâ etmek… Fakirleri, dostları, arkadaşları, yetimleri, muhâcirleri arayıp bulmak, insanların ihtiyaçlarına derman olmak…

Belediyelerin Ramazan ayı girmeden yapmış olduğu faaliyetlerle ilgili bir takvimleri varken, bizim “Kur’ân ayı” Ramazan’a özel yaptığımız planlarımız, koymuş olduğumuz hedeflerimiz var mı acaba?

Kaç sohbet halkasına, dost meclisine tefsir ve hadis okumalarını teşvik ettik? Kaçına iştirâk ettik? Hangi günümüzde, ashâb-ı güzînden hangisini tanımak için gayret gösterdik? Peygamber Efendimizin hayatını okumak, çocuklarımızla birlikte günümüze dersler çıkarmak için günde kaç dakikamızı ayırdık?

RAMAZAN AYINDA HATİM İNDİRMENİN SEVABI

Allah dostları bu aya özel ihtimam gösterirler; bu ayda Kur’ân-ı Kerîm okumaya ve anlamaya çok daha fazla zaman ayırırlarmış. Büyük âlimlerden İmam Şâfiî Hazretleri Ramazan-ı Şerif’te namaz hârici onlarca hatim yaparmış... Kezâ Ebû Hanîfe Hazretleri’nin de böyle yaptığı rivayet edilmiş… Peki, bizim kaç hatm-i şerif hedefimiz var bu yıl?

Bir faaliyete katılacaksak eğer, mukabeleler en güzel faaliyetimizdir bizim… Ramazan ayına özel hatimler yapmak için camilerde erkekler, dost meclislerinde hanımlar bir araya gelerek düzenli bir şekilde hatimler indirebilirler. Peygamber Efendimizin şu hadîs-i şerîfi bu programlar için ne güzel bir müjdedir:

Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasûlullah öyle buyurmuştur:

“Bir cemaat Allâh’ın evlerinden bir evde toplanır, Allâh’ın Kitâbını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, (gönül huzuruna kavuşurlar). Onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, Zikr 38)

Bu Ramazan ayını bizler de kendimize bir vesîle kılalım da, Kitabımıza yeniden kavuşalım. Hânelerimizi Kur’ân ziyafetleriyle zenginleştirelim. Gönlümüze, hânemize ve şehrimize sekînet-i ilâhiyye yağsın. Melekler, civarımızda dolaşsın. Cenâb-ı Hak, tevfîkini refîk eylesin, bizleri affederek rızâsına erdirdiği kulları arasına dâhil eylesin.

CEHENNEM AZABINDAN KURTULUŞ

Ey Rabbimiz!.. Bizi, Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği “başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem azabından kurtuluş” olan Ramazan ayını, “Kur’ân ayı” bilip, Kur’ân ile hemhâl olanlardan eyle!. Bu birbirinden değerli anları, ruhlarımız için “iftar vakti” eyle!.. Bizi, Ramazan’dan eli boş, gönlü boş, kafası boş çıkanlardan eyleme!.. Bizi, Kur’ân’la nurlanmış, mağfiretle yıkanmış, rahmetle donanmış, rızâna kavuşmuş bahtiyarlardan eyle!.. Âmin.

Kaynak: Merve Güleç, Şebnem Dergisi, Sayı: 136, Haziran 2016

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.