Ramazan'da Kabızlık ve Şişkinlik Nasıl Önlenir?

Ramazan'da uzun süreli açlığa bağlı sindirim sisteminin korunması, kabızlık ve şişkinlik gibi olumsuzlukların önlenmesinde dost bakteriler olarak bilinen probiyotiklerin her gün düzenli olarak alınmasının faydalı olduğu belirtildi.

Beslenme Eğitimi ve Araştırma Vakfı (BESVAK) Yönetim Kurulu Üyesi Diyetisyen Elvan Odabaşı, Ramazan ayında vücudun beslenme şekli ve aralığı değiştiğinden sindirim sisteminde de farklılaşma yaşandığını söyledi.

Bu süreçte en sık karşılaşılan sorunun kabızlık ve şişkinlik olduğunu dile getiren Odabaşı, ramazanın ruhsal ve fiziksel anlamda sağlık açısından konforlu geçmesinin sağlık açısından da önem taşıdığını belirtti. Odabaşı, ortalama 16-17 saatlik açlık süresinin yönetimine dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, ramazan ayı boyunca en az 6 saat en fazla 8 saat uyumanın iştah kontrolünde önem taşıdığını vurguladı.

İFTAR VE SAHURDA İKİ LİTRE SIVI ALINMALI

Odabaşı, sıvı tüketiminin en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri olduğunun altını çizerek, "İftar ve sahur öğünlerinde toplam iki litre sıvı alınmalı ve mümkünse bu sıvının 1-1,5 litresi su, yarım litresi ise sodyumu düşük maden suyu olarak tercih edilmeli." önerisinde bulundu.

Ramazan süresince özellikle geç saatlerde yenilen ve uzun süreli açlığın üzerine hızlı tüketilen öğünlerin, bağırsakların işleyişinde değişikliğe yol açtığını anlatan Odabaşı, "Kabızlık, şişkinlik gibi şikayetler ortak sorun haline geliyor. Oysa düzenli çalışan sindirim sistemi hem ruhsal hem de fiziksel konforumuz için oldukça önemli. Bu anlamda sindirim sistemimizin konforunu artırmak, iştah yönetimine destek olmak, karaciğerin yükünü azaltmak, kan şekerini dengede tutmak ve ruhsal anlamda süreci daha huzurlu geçirmek için dost bakteriler içeren probiyoktikleri öneriyoruz." diye konuştu.

Probiyotiklerin özellikle bağırsak bölgesi için faydalı olduğunun çeşitli bilimsel çalışmalarla ortaya konduğunu dile getiren Odabaşı, bağırsakların enfeksiyona karşı korunmasında, bağışıklık sisteminin uyarılmasında, iltihaplı hastalıkların önlenmesinde ve savunma sisteminde görevli kimi maddelerin yapımının artmasında da etkili olduklarını ifade etti.

Odabaşı, bir mikroorganizmanın probiyotik olarak kullanılabilmesi için bağırsaktaki epitel yüzeye yapışmasının şart olduğunun altını çizerek, şu bilgileri verdi:

"Probiyotikler sindirim sistemimizde doğal olarak bulunan dost bakterilerdir. Düzensiz beslenme, stres, yaşam koşulları gibi sebeplerden etkilenmektedir. Bu nedenle dışarıdan takviye edilmesi, sindirimin düzenlenmesi ve bağışıklığın desteklenmesi için önem taşımaktadır.

Probiyotikler, bağırsak duvarında bulunan boşluklara yerleşerek buraya hastalık yapıcı bakterilerin yerleşmesini engeller. Asit ortam oluşturarak bazı mayaların çoğalmalarına engel olur. Salgıladıkları bazı enzimler aracılığıyla östrojen seviyesini düzenler, hastalık yapıcı bakterilerin ürettikleri toksin düzeyini azaltır, kansere neden olan maddelerin zararlarını azaltır, serotonin maddesinin salınımına yardım eder, kolesterol seviyesinin dengede tutulmasına yardımcı olur ve antibiyotik kullanımında ve sonrasında düzenli olarak kullanılan probiyotikler bozulan bağırsak mikroflorasının yerine getirilmesine fayda sağlar."

Odabaşı, probiyotiklerin günde bir kez sabah veya akşam yemekle beraber veya yemekten sonra gıda, su, süt ya da yoğurtla karıştırılarak kullanılabileceğini ifade ederek ramazan sonrasında da düzenli takviye alınmasını önerdiklerini söyledi.

İFAT VE SAHUR ARASINDA MUTLAKA UYUNMALI

Yeme düzeninin sağlıklı olması için sahurda uzun süre kan şekerini dengede tutacak karbonhidrat kaynaklarından yararlanılarak tam taneli ekmek, bulgur, firik, karabuğday, tam buğday, siyez, makarna, karbonhidrat kaynağı besinlere yer verilmesi gerektiğini belirten Odabaşı, sahurun imsak vaktinden 30-40 dakika önce yapılması ve imsak öğününden 5 dakika önce hem sindirim sisteminin konforunu artıracak hem de tok kalım süresini destekleyecek bir içecek tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.

Odabaşı, sahurda bir su bardağı light süt, bir toz şase probiyotik, 2,5 çorba kaşığı yulaf ezmesi, 60 gram muz ve bir çorba kaşığı kakaonun karıştırılarak tüketilebileceğini aktardı.

Sahur öğünü için kahvaltı alternatifinin değerlendirilmesi ve yumurtanın 36 saate kadar iştah yönetimi üzerindeki olumlu etkisinden faydalanılması gerektiğini ifade eden Odabaşı, sahurun ardından en erken bir saat sonra yatılmasının uygun olduğunu kaydetti.

Odabaşı, iftar öğününün ikiye bölünerek tüketilmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Öğün başlangıcının çorba ile yapılıyor olması iştah yönetimi için önemlidir. Çorba ve ramazan pidesi ile öğün planlanarak, üzerine 15 dakikalık bir mola verilmeli. İftarın ikinci kısmında ise ana yemek olarak etli sebzeli, tavuklu sebzeli sulu yemek alternatifleri ve kuru baklagil alternatiflerine yer verilmeli. Tüketilen kırmızı et gramajı 120-150 gramı geçmemeli ve haftada iki günden fazla tüketilmemeli. Haftada 2 gün ise özellikle kuru baklagil tüketimine önem verilmeli. Tatlı olarak sütlü, meyveli tatlılar tercih edilmeli.

Besin tüketimi saat 23.00'ten sahur öğününe kadar sonlandırılmalı. İftar ve sahur öğünü arasında mutlaka uyunmalı. Çünkü, özellikle 00.00-03.00 arasındaki uyku, gün içerisinde kan şekerinin dengede kalması ve öğünlerde iştah yönetimi konusunda yardımcı olacaktır."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.