Ramazan'da İtikâf Günleri Başladı

Hazreti Muhammed'in (sav) sünnetlerinden "itikâf"ı yerine getirmek için Ramazan ayının son 10 gününde çok sayıda kişi, ibadet için camilere kapandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Türkiye genelinde itikâf için 7 bin 457 cami belirlendi. Bu kapsamda, Şanlıurfa'da 554, Van'da 317, İstanbul'da 305 ve Ankara'da 94 cami itikâf için hazırlandı.

Başkentte, aralarında Yenimahalle Batıkent Hacı Ahmet Yesevi ve Çiftlik SSK Blokları, Çankaya Kocatepe ve Hasan Tanık, Keçiören Bağlum Hacı Sadık Yıldırım ve Mecidiye, Altındağ Zincirli, Mamak Abidinpaşa Merkez ve Hafız Süleyman, Sincan Osmanlı ve Asrı Saadet ile Etimesgut Elvankent Oğuzlar Ulu camilerinin de bulunduğu mekanlarda Müslümanlar itikâfa girebilecek.

İTİKÂF NE DEMEK?

Türk Dil Kurumu sözlüğünde isim olarak "bir kenara çekilme, ortalıkta görünmeme" anlamına gelen itikâf, "Ramazan ayının son 10 gününde Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak üzere dünya işlerinden ilgiyi kesip camiye kapanarak ibadet etmek" olarak tanımlanıyor.

Cami veya cami hükmündeki bir yerde dışarı çıkmadan, dünyevi bir şey konuşmadan, Kur'ân okuyup, zikir çekip, ibadet ve tefekkür ederek Allah'a yaklaşılmaya çalışılan itikâf, "Müslümanların kendisini yenilemesi için bir zaman dilimi ve diriliş" şeklinde de değerlendiriliyor.

İtikâfa girecek Müslümanlar, "Niyet ettim Allah rızası için, Ramazan ayının son 10 gününü mescitte geçirerek, sünnet olan itikâfı eda etmeye" diye duâ ederek, ibadetlerine başlıyor.

İTİKÂF'IN ŞART VE RÜKÜNLERİ ŞUNLARDIR? 

1- Niyet yapılmalıdır.

2- Gündüzü oruçlu olmalıdır.

3- İtikâf bir mescitte yapılmalıdır,

4- İtikâfa niyet eden Müslüman olmalı ve dinî emirler hususunda mükellef bulunmalıdır.

Dün akşam namazıyla başlayan itikâf, 4 Temmuz Pazartesi günü akşam namazıyla sona erecek.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.