Ramazan'a Vücudumuzu Nasıl Hazırlamalıyız?

İç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Canan Karatay, Ramazan ayına uzun ay günlerine denk geldiğini ve şimdiden vücudun hazırlanması gerektiğini belirterek, beslenme tavsiyelerinde bulundu.

Bir etkinlik kapsamında Tekirdağ'a gelen iç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, gazetecilere yaptığı açıklamada, sağlıklı yaşlanmanın sağlıklı, doğal, bozulmamış, besinler tüketmeye bağlı olduğunu söyledi.

Tuz tüketiminin insan sağlığı için önemli olduğuna değinen Karatay, şunları kaydetti:

"Kristal kaya tuzu tüketilebilir çok sağlıklıdır. Vücudumuzun yüzde 60'ı sudur, hücrelerimizin yüzde 60'ı sudur ama bu su tuzlu sudur. Hakiki tuzlu sudur, mineralle doludur. Kaya tuzu da yüzde 30 oranında sodyum içerir, onun için sağlıklıdır. Onun yanında rafine olmadığı için sağlıklıdır.

Kayalardan ve 2 ila 7 bin yıllık mağaralardan elde edildiği için de hava, çevre kirlenmesine maruz kalmamıştır. Rafine olmadığı için sağlıklı elementlerinden ayrılmamıştır. Bildiğimiz sofra tuzu endüstri için üretilmiştir. Fabrikalarda her türlü endüstride bunu kullanıyoruz. Endüstrinin kullandığı sofra tuzunu insan vücudu kullanamıyor ondan hastalanıyoruz. Sofra tuzu tehlikelidir ve kullanılmaması gerekir. Kristal kaya tuzuyla hiçbir benzerliği yoktur."

RAMAZAN'DA BESLENME TAVSİYELERİ

Yaklaşan ramazan ayının uzun yaz günlerine denk geldiğini hatırlatan Karatay, "İftardan sonra bol su tüketin" önerisinde bulundu.

Karatay, ramazan ayına şimdiden vücudun hazırlanması gerektiğinin altını çizerek, "Karatay prensiplerinde vücut günde 2 öğün beslenmeye odaklanmıştır. Sahurda 2-3 tane yumurta, peynir, soğuk köfte tüketilmelidir ama ekmeksiz.

Ramazan pidesi çıkacak, pide köy tereyağıyla veya zeytinyağıyla beraber tüketilebilir. Şekersiz çay, süt, ayran bol bol türetilebilir. Susuzluk baş ağrısı ve halsizlik yapar. İftardan ve sahurdan sonra kelle paça çorbası veya tarhana çorbası tüketilebilir. Ramazanda şekerli, gazlı içecekleri sofraya almayın. Ağzınıza koymayın. Çok susatır ve baş ağrısı yapar." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.