Ramazan Davulcularının Mesaisi Başlıyor

Ramazan ayında sahur vaktinin geleneksel habercileri davulcular, ilk mesailerine bu gece başlayacak.

Ramazan ayında sahur vaktinin geleneksel habercileri davulcular, ilk mesailerine bu gece başlıyor.

Kırklareli’nde Ramazan davulcularının bir kısmı evinde, bir kısmı ise gruplar halinde birbirinden güzel maniler okuyarak ilk sahura hazırlanıyor. Son provalarını yapan davulcular, bu gece sahur vaktinde sokaklara çıkacak.

Uzun yıllardır davulculuk yapan Raci İtik, dedesi ve babasından miras olarak aldıkları Ramazan davulculuğu görevlerini severek yerine getirdiğini söyledi.

Ramazan davulculuğunun ayrı bir sanat olduğunu belirten İtik, Ramazan davulunun sahur vaktinde kulağa hoş gelmesi ve vatandaşların manilerle uykularından uyandırılması gerektiğini dile getirdi.

“GİDİP ÇALACAKSIN IŞIK YANDIĞINDA DA KALKTIĞINI ANLAYIP GİDECEKSİN”

Sahura en iyi şekilde hazırlandıklarını anlatan İtik, diğer davulcular ile bir araya gelerek davullarını “akort” edip, maniler ezberlediklerini söyledi. İtik, şunları kaydetti:

“Biz babalarımızdan, atalarımızdan aldığımız mesleği sürdürüyoruz. Onların açtığı yoldan gidiyoruz. Benim babam 55 yıl Ramazan davulculuğu yaptı. Ramazan davulculuğu ayrı bir sanattır. Ramazan davulu, Ramazan davulu gibi çalınır. Biz zamanında ayağımıza çuval bağlar, babamıza karda kışta fener tutar, öyle gezerdik.

Mahallede kimin rahatsız olacağı, hangi sokakta davula fazla vuracaksın, hangi sokakta hasta vardır yavaş vuracaksın, bunu biliriz. Sadece çalıp yürümek değil. Gidip çalacaksın ışık yandığında da kalktığını anlayıp gideceksin. Başka bir sokakta çocuğu hasta olan vardır, orada da ona göre çalacaksın. Ramazan davulculuğu sadece vurmak değildir. Ramazan davulculuğu bizim için bir mirastır.”

HEYECAN DORUKTA SAHUR VAKTİNİ BEKLİYORLAR

Davulcu Yılmaz Demirören de 20 yıldır olduğu gibi bu yılda Ramazan ayına hazırlandığını aktardı.

Ramazan davulculuğunu dedesinden öğrendiğini ve mesleğini severek yaptığını ifade eden Demirören, “heyecan dorukta” ilk sahur vaktini beklediklerini vurguladı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.